Subscribe

30 Ağustos 2007 Perşembe

Sosyal arama örnekleri

Sosyal arama motorları hakkında Mashable arkadaşlarımız klasik listelerinden birini yapmışlar. içinde 40'dan fazla sosyal arama motoru olan bu listeyi kullanmaktan ziyade farklı bir arama deneyimi için inceleyebilirsiniz. Ayrıca bu sistemlerin daha çok artacağını düşünürsek yeni bir proje geliştirmeyi düşünen arkadaşlar içinde yararlı bir kaynak olabilir. link

Sosyal aramalar başlasın

Robert Scoble (en çok okunan tech bloglarından birinin yazarı) son dönemde gelişen sosyal ağlar ve social bookmarking sistemlerinin ileriki zamanlarda google gibi arama motorlarının yerine geçeceğini iddia eden bir yazı yayınladı. Ana mantık insanın içine girdiği noktalarda verilerin daha doğru ve değer hesabına göre analiz edildiği üzerine. Bu sistemler sayesinde sadece sitenin içeriği ve pagerank'ine bakılmamış oluyor. Kişiler daha önceki aramalarında buldukları sonuçları öneriyor ya da bu sonuçların yanlış olduğuna dair diğerlerini uyarıyor. Bu sayede bir konuda bilgi ararken sadece bir bilgisayar programına değil kişilerin önerilerine ve etiketlemelerine de güvenebiliyorsunuz. Bence bu konudaki en büyük sorun google gibi arama motorlarının işlediği ve üzerinden geçtiği veriye kıyasla sosyal ağlarda işlenen verinin çok düşük kalacak olması. Ayrıca arama motorlarının çalışma algoritmlerine göre şirketler sitelerini optimize edebiliyorlar ve bu tam olarak olmasa da biraz hile kokuyor. google için sitenizi optimize eden şirketler ve bu konuda yazılım bir sürü kitap olmasını garip karşılamamak lazım haliyle. Tabii ki facebook gibi milyonlarca insanın kullandığı ağlar sürekli olarak gelişmeye ve kullanıcı sayılarını arttırmaya devam ederlerse belki bir zaman sonra bu ağların içinde gezinen bilgiyi inceleyen ve bunun üzerine indeksleme yapan sistemleri kullanmaya başlayacağız ama hali hazırda arama motorlarının üzerinden geçtiği bilginin sınırsıza yakın olması kesinlikle bertaraf edilemeyecek bir avantaj gibi görünüyor. Aşağıda Scoble'ın bu konu hakkındaki videosu var ingilizce bilen arkadaşlar bakabilir. Ayrıca kesinlikle takip edilmesi gereken bir blog olduğunu düşünüyorum.
link

PSP telefon geliyor galiba



Daha önce de bu patent çizimlerini görmüştüm. Ama Amerikan patent ofisinde bekleyen binlerce patentin içinde hem büyük şirketlerin hem de kişilerin binlerce tasarımı var ve bunların birçoğu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek herhalde. Ama Gizmodo'daki arkadaşların yazdığına göre Sony Ericsson'un oyun bölümünün başındaki kişinin 'evet böyle bir çalışmamız var ve yakında sonuçlarını göreceksiniz' demesi bir anda konunun önemini değiştirdi. Tam bu haberin geldiği sırada Nokia'nın yeni N-Gage platformuyla uyumlu oyun oynamaya yönelik modellerini tanıtması bir anda önümüzdeki market kavgasının oyuna yönelik cep telefonları üzerine olacağını düşündürüyor. Telefonun patent tasarımından anladığımız farklı kullanımlar için ekranın döndürülebildiği ve bu şekilde bir telefondan PSP'ye dönüşebildiği. Bence bu kesinlikle çok iyi bir tasarım ve kullanım yolu değil. Cihazı aman telefon edicem veya aman iki el oyun oynayayım diye sağa sola çevirmek kesinlikle can sıkıcı bir durum ve böyle bir tasarımın pek hoş olacağını düşünmüyorum. Ama sonuç itibariyle bu bir patent ve kesinlikle daha gelişmiş ve başarılı bir hale getirilecektir. iPhone, google Phone derken PSPtelefonda piyasalara geldiğine göre bütün büyük firmaların gözünü diktiği pazarın mobil olduğu ve oyun oynamakla webde gezmek arasında dolandığına emin olabiliriz.

Yeni Nokia'lar geliyor





Nokia'nın son dönemde atağa kalkacağı başlıklar arasında oyun ve multimedya olduğunu bir süredir biliyorduk. N-Gage platformunu üçüncü kez canlandırmayı deneyen Nokiabu denemede eskilerden ders almış olacak ki N-Gage'i bir cihaz olarak değil uyumlu modellerle kullanılabilecek bir platform olarak tasarlamış. Daha sonra bu platform ve içinde bulunduğu Ovi portalı hakkında konuşurum herhalde.
Nokia'nın yeni tanıttığı 5 model var. Bunlar Xpressmusic serisinden 5310 ve 5610; süper cihazları olarak lanse edilen N95'in 8 GB'lık modeli ve iki farklı seçenekle piyasaya sürülecek olan N81. Xpressmusic modelleri daha öncekilerin biraz geliştirilmiş ve daha çok süslenmiş halleri. Her ikisininde Nokia Music Store'la tam uyumlu olması ve gelişmiş multimedya özelliklerine sahip olması zaten ilk aklıma gelen özelliklerden. Buna ek olarak 5610 3.2 MP kamerası ve 3G özellikleriyle kesinlikle rakiplerini sıkıştıracaktır. Nokia bu yeni seri telefonlarda iki farklı özelleşmiş tuş takımı kullanmış. Xpressmusic serisinde müzik için oyun destekli olan modellerdeyse oyun oynamak için farklı tuşlar var.
N81 ise Nokia'nın yeni gözdesi kanımca. Geniş ekranı ve oyun oynamak için tasarlanmış yapısıyla birçok symbian fanatiğinin gözlerini açmasına sebep olacağından eminim. Daha önceki modellerde istekleri oyunları tuşların rahatsızlığından dolayı tam zevkle oynayamayanlar bu modelle kesinlikle büyük bir zevk yaşayacaklar. Bunlara ek olarak bu model N 95 gibi multi medya bilgisayar olarak lanse ediliyor ve 3G desteği sayesinde web kullanıcılarını da tatmin etmeyi hedefliyor. Ama hala ben N 95 ve benzerlerinde klavye sorunun üstesinden gelemedim. N 95 kullandığım süre boyunca web de gezerken ekran beni ne kadar mutlu ettiyse klavyede o kadar canımı sıktı diyebilirim. Tabii ki Nokia'nın kocaman ve altında QWERTY klavye olan bir model çıkarmasını beklemiyorum (E90'nı saymazsak ki o seri benim en beğendiklerim arasında) ama klavye konusunda tahmin ve otomatik yazım gibi yazılım yönünden daha gelişmiş işler yapabilirler. Özellikle iPhone'nun üzerinde çalışılmış yazı tahmin sistemi benzeri bir arayüz kesinlikle Nokia'nın büyük kazanç sağlamasına sebep olabilir.

Nokia Müzik İçin Dükkanları Açıyor

iPhone ve diğer rakipleri derken Nokia son dönemde cihazlar konusunda rakiplerini zorlasa da hizmetlerin Nokia'yı seçmesi konusunda biraz sorun yaşıyordu. Özellikle Facebook ve benzeri yüzlerce sitenin artık iPhone uyumlu sistemlerinin olması insanın biraz canını sıkar herhalde. Nokia bunun üstesinden kendi servislerini başlatarak kalkmayı hesaplıyor. iTunes rakibi olarak başlatmaya hazırlandığı müzik satın alma sisteminin de arkasında böyle bir fikir olduğuna eminim. Nokia Music Store adıyla tanıtımını yaptıkları bu yeni sistemin en önemli özelliği hem PC hem de yeni çıkacak multimedya telefonları üzerinden çalışması. N 81 ve 8 GB'lık N 95 bu sistemin kullanılması için optimize edilmiş ve 3G bağlantısı sayesinde direk olarak telefonunuza satın aldığınız müzikleri indirebiliyorsunuz. İlk etapta Avrupa'nın güçlü pazarlarında kısa bir süre sonra geri kalan Avrupa ve Asya'da sistemin kullanılacağını söyleyen Nokia fiyatlarını bile açıkladı. Parça başına 1 Euro albüm başına 10 Euro ve PC üzerinden kullanmak içinde aylık 10 Euro ödenmesi gerekecek. Bu aylık ödeme olayı birçokları için sıkıcı olabilir keza diğer servislerin böyle bir talebi pek olmuyor. Aklımıza gelen ilk sorun diğer benzer servislerde olduğu gibi bu servisin de ülkemize gelip gelmeyeceği. Vergiler ve müzisyenlerin hakları derken bu servisten de faydalanamazsak can sıkıntımızın daha da artacağından eminim. link

29 Ağustos 2007 Çarşamba

web uygulamaları demişken...



Web uygulamaları konusunda çok taraflı biriyim. Yakın gelecekte herşeyin web üzerinden çalışacağına olan inancım çok fazla değil ama kullandığımız bir çok yazılımın yerini web üzerinden çalışan kopyaları alacak. Bunun iki nedeni var. Birincisi kullandığınız yazılımların çoğunda elinize gelen üretimi (işlenmiş bir fotoğraf, müzik dosyası, yazı vs.) eninde sonunda tekrar web üzerinde bir yere koyuyor olmanız. Bu yüzden bütün işi aynı yerde yapmanız düz mantık olarak çok daha akıllıca. İkinci seçenekse web bağlantı hızının çok yükselmesi durumunda sizin evinizdeki zayıf bilgisayar yerine örneğin google'ın sisteminin içindeki canavar bir makinenin istediğiniz işlemleri yapması hem daha kolay hem de daha hızlı olacaktır. Google'ın size sistemlerini kullandırmaktan çekinmediğini varsayarsak bu çok yanlış bir fikir yürütme olmayacaktır.
Bu konu üzerine konuşmaya başka başlıklarda devam edeceğiz. Esas konumuz böyle bir web uygulama örneği. FotoFlexer adlı bu uygulamayla fotoğraflarınızın üzerinde istediğiniz düzeltmeleri yapabilir ve daha sonra bunları Facebook, MySpace, Flickr ve benzeri fotoğraf paylaşımı yaptığınız sitelere direk gönderebilirsiniz. arayüzünün benim hoşuma gittiğini söylemeliyim. Kesinlikle bir incelemeye değer ve sürekli fotoğraflarla çalışanlar için büyük bir kolaylık olma şansını olduğunu söylemeliyim. link

Google telefonu tekrar gündemde



Google'ın çok ucuz ve kaliteli bir cep telefonu yapacağı ve içinde özel reklam seçenekleri geliştirip kullanıcılara sunacağı son dönemde en çok konuşulan konulardan biri. Her ne kadar google yöneticileri böyle bir amaçları olmadığını donanım piyasasına girmeyi düşünmediklerini söyleyedursunlar bende dahil onların sözünü dinleyen pek kimse yok. Özellikle üzerinde pek durulmayan son satın almalarından birinin mobil yazılım geliştiren Android firması olması içimdeki şüpheleri daha da çoğaltıyor.Buna ek olarak yakın zamanda İspanya ve Portekiz bölgesinde çalışan bir google yöneticisinin; evet araştırma birimlerimizde böyle bir çalışma var demesi ve hemen ardından bunun yalanlanması da Google'ın birşeylerin peşinde olduğunun en büyük göstergesi herhalde.
Google'ın şu ana kadar kabul ettiği tek şey mobil cihazlar için özel yazılımlar geliştirmekte oldukları. Mashable blogundaki arkadaşların üzerinde durduğu gibi bu symbian ve benzeri mobil işletim sistemlerine rakip linux tabanlı bir işletim sistemi olabilir. Android firması çalışanlarının hemen işe başladıkları ve google'ın kullandığı linuxtabanına benzeri bir tabanla böyle bir yazılım geliştirdikleri bloglarda dönen dedikodulardan biri. Bunu geliştirdikten sonra HTC veya benzeri sipariş üzerine mobil cihazlar üreten bir firmayla anlaşıp karşımıza melez bir cihazla gelebilirler. Burada beni en çok sevindiren iPhone'la birlikte gPhone'nun (adının böyle olması mümkün herhalde) web üzerinden çalışan uygulamalar bazlı olabilecek olması ve bu sayede bu pazarın biraz semrilmesi ve elimize çok daha iyi çalışan ve işlevsel uygulamalar geçmesi. Her ne kadar Symbian için sonsuz yazılım yükleme ve kullanma şansımız olsa da yüksek kotalı bir veri paketi ve başarılı web uygulamalarıyla birlikte daha rahat ve verimli mobil cihazlara sahip olmamız içten bile değil.

Core Player Symbian'a bugün geliyor



Duyurdukları tarih konusunda bir yanlışlık yoksa Core Player'ın Mobile sürümü Symbianlar için bugün çıkıyor. Her ne kadar cep telefonları için piyasalarda farklı farklı video oynatıcılar bulunsa da symbian için kullanabileceğiniz en başarılı yazılımlardan birinin bu olacağından şüphe yok. DivX Mobile'ın yeni rakibi olarak ufak ekranlarda video izlemeyi sevenler için kesinlikle mükemmel bir fırsat olacağından eminim. Yazılım H.264 (AVC)*, MKV, MPEG-1, MPEG-2**, MPEG-4 (ASP), DivX, XviD, WMV+, MP3, AAC, MKA, WMA, WAV, OGG, Speex, WAVPACK, FLAC, MPC, AMR, ADPCM, ALaw, MuLaw ve Midi formatlarını destekliyor ki bunların hepsini birden tek program üzerinden çalıştırmak çok büyük rahatlık olacaktır. Daha önce N95 üzerinde DivX Mobile denemiştim ve verimli bir kullanımı olduğunu söyleyebilirim. Sonuç itibariyle sadece DivX izlemek istiyorsanız DivX Mobile çok daha doğru bir tercih olabilir ama elimdeki cihazı tam bir multimedya makinesi haline getirmek istiyorum diyorsanız Core Player'ı incelemelisiniz.

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Nokia'nın sosyal ağı MOSH artık herkese açık


Nokia'nın MOSH adıyla duyurduğu ve beta tester olarak biraz inceleme şansı bulduğum yeni sosyal ağı artık herkese açık. Nokia'nın hem normal bilgisayarlardan hem de cep telefonlarından kullanılması için tasarladığı bu site fotoğraf, video ve müzik paylaşmaktan öteye uygulamalarınızı ve oyunlarınızı da paylaşabileceğiniz ve yeni tanıdıklar edinmek için iyi bir yer olabilir. Oyun ve uygulama paylaşma kısmını daha derin incedikten sonra yorumlarımı yazacağım. Sitenin yapısı klasik nokia çizgisini devam ettiriyor ve göze güzel görünen sade bir tasarıma sahip. bu tarz sitelerin popüler hale gelip gelemeyecekleri bilmek için medyum olmak gerekiyor ama hali hazırda 12000 kadar üyesi olduğunu düşünürsek herkese bir girip bakın derim. link

Yeni Palm yakından göründü


Palm'ın çıkarmaya hazırlandığı Centro modeli için sonunda bulanık olmayan görsellere kavuştuk. Öncelikle bu cihazın genç kitleleri hedeflediği ve Amerika'da servis sağlayıcılar aracılığıyla 99 Dolar yanlış okumadınız ülkemizde komik telefonların bize satıldığı fiyata satılacakmış. cihazın QWERTY klavyesine ek olarak dokunmatik ekranı olacağı kesinleşen bilgilerden. İlk çıkan fotoğraflarda (altta) beyaz bir kasası olan cihazın yeni renklerinin daha hoş olduğunu söylemeliyim. Sonuç itibariyle piyasaya çıkış tarihi bilinmiyor ve Türkiye'de satılıp satılmayacağı daha büyük bir muamma.


Youtube telefon tek eksiğimizdi herhalde!




LG garip sayılabilecek telefonlar listesine yeni bir eklenti yapmaya hazırlanıyor. Resmi olarak Youtube telefonu olması planlanan bu telefonun 5 MP bir kameraya sahip olması ve saniyede yüzyirmi karelik filmler çekmesini planlıyorlar. Buda demek oluyor ki bu telefon elinize alabileceğiniz en iyi kameralarda biri oluyor neden derseniz çünkü aynı zamanda bir telefon. Bu telefon sayeside hareket halindeyken çektiğiniz görüntüleri direk olarak dahili yazılımıyla Youtube'a yüklenebilecek. Tabii ki Türkiye'dekiler için böyle bir şans pek yok. komik miktarlardaki datalara inanılmaz paralar ödediğimiz ve data paketlerimiz daha yeni yeni gelişmeye başladığı için bu tarz bir cihaz için çok dilenmemiz gerekebilir.

Sonunda iPhone serbest!




iphonesimfree.com adresinde çalışan hackerlar sonunda iPhone'u birkaç dakika içinde SIM kilidinden kurtaran bir yazılım geliştirmeyi başarmışlar. Her ne kadar ortalıkta bir çok SIM kilidi kırılmış iPhone dolaşıyor olsa da bu tarz basit bir yazılım işlerin AT&T için çığrından çıkmasına sebep olabilir. Fake Steve Jobs'un (kim olduğunu bilsek de hala blogunun ismi bu) dediği gibi bu sadece AT&T için bir sorun olacaktır. Apple bundan karlı bile çıkmayı başarabilir belki de. Ama cihazın Avrupaya gelmesine 2 ay kalmışken böyle bir durum ortaya çıkması avrupa anlaşmalarının suya düşmesine sebep olacak mı hepimiz izleyip göreceğiz. Ama sonuç itibariyle yakın zaman da cebinde yeterince parası olanlar Türkiye'de kullanmak amaçlı iPhone getirebilecekler. Sonuç; cihazlarınızı bizden çok uzun süre saklayamazsınız!

24 Ağustos 2007 Cuma

Webde insanlara yardım edin!

Sürekli gelişmekte olan sosyal içerikli sitelerin sayesinde web üzerinde işleyen ve az gelişmekte olan ülkelere yardım etmeye çalışan birçok yeni organizasyon var. Her ne kadar bunlar çok ufak paralardan ve yardımlardan oluşsa da yardımların belirli kurumların çatısı altında ve hükümetlerin kontrolünde kalmasına karşı birazda olsa tam demokratik ve genişlemeye müsait bir karşı çıkış olabilir. Tabii ki bunların gelişmesi ve gerçekten işlemeleri için webden çıkıp gerçek hayata dokundukları noktalarda kendilerini daha iyi kanıtlamaları ve klasik oryantalist 3. dünya mantığından çıkıp kendi rahatlarının diğerlerinin rahatsızlığının kaynağı olduğunu görmeleri gerekir. Aşağıda bu tarz işler yapan belli başlı web siteleri var:

apps.facebook.com/causes => Facebook üzerinde bir konu veya problem üzerine çözüm üretmek amaçlı tartışmalar içeren sayfalar yaratmaya yarayan bir uygulama.

change.org => ziyaretçilerin belirli sorunlara çözüm arayan sanal vakıflara katılmalarını sağlayan bir web sitesi.

dosomething.org => kar amacı gütmeyen ve gençleri sosyal sorunlara daha duyarlı bir hale gelmeleri sağlamaya çalışan bir web sitesi.

firstgiving.org => kar amacı gütmeyen organizasyonlara destek toplamak amaçlı bir site.

givemeaning.org => sosyal içerikli projeleri için para toplamaya çalışan insanların listelendiği ve ziyaretçilerin istedikleri projeye katılım yapabildikleri bir site.

impact.myspace.com => MySpace'in yeni "impact" adlı bölümü. Sosyal içerikli eylemler için tanıtımlar yapılan ve ödüller dağıtılan bir kanal.

kiva.org => Popüler bir mikro kredi sistemi. Gelişmekte olan ülkelerde ihtiyacı olanlara geri dönüşümsüz mikro krediler veren bir sistem.

sixdegrees.org => yardım paketleri hazırlayıp amaçların listelendiği ve bu sayede gerekli yardımların katılımcılardan toplanılmaya çalışıldığı bir sitesi.

Bilgi Yönetimi Konferansı

Sürekli olarak bilginin işlenmesinden ve bu işlenmiş bilginin kullanılması üzerine uygulamalardan bahsediyoruz. Özellikle Google, Yahoo ve buna benzer patlama yapan web şirketlerinin hepsinin yaptığı işin ellerine geçen veriyi doğru şekilde analiz edip kullanmaları olduğunu düşününce şu anki iş dünyasında en önemli başlıklardan biri bu herhalde. Social Media Today adlı benim sürekli takip ettiğim bir blogda düşen bir habere göre 6-7 Eylül tarihlerinde Barcelona'da 8. Avrupa Bilgi Yönetimi Konferansı gerçekleşecekmiş. Hali hazırda katılım şartlarını ve neler gerekli olduğunu bilmiyorum ama eminim kişilerin kendi ceplerinden ödeyebilecekleri bir para değildir bu; bu konferansa katılanlar çok verimli bilgi alışverişlerinde bulunacak ve son dönemin en önemli başlıklarından birinde çok geçerli ve yeni bilgilere erişebilecekler. Kesinlikle elinde imkanı olanlara şiddetle tavsiye edilir. Kayıt için link.

Me.dium ile paylaşın!



Stumble Upon ve benzeri rastgele içerik üreten sosyal imleme uygulamalarına yakın zamanda yeni biri daha eklendi. Stumble Upon benzeri bir web gezgini eklentisi olan Me.dium, rakiplerinden biraz farklı çalışıyor. sisteme kayıt olduktan sonra yapmanız gereken uygulamanın dikey kutusunu açmanız. Kimlik bilgilerinizi girdikten sonra bulunduğunuz web sitesinde bulunan ve internette gezinen diğer kişileri nickleriyle görüyorsunuz. Sonra bu kişilerin üstüne tıklayıp kim olduklarını bilmeden peşlerine düşüp gittikleri siteleri gezebilir, izledikleri videolara ortak olabilir ve farklı bir sosyalleşme yaşabilirsiniz. Merak etmeyin kimse sizi bu sistem sayesinde sanal banka şubenize ya da e-posta kutunuza kadar izleyemeyecek. Özellikle son dönemde yüksek miktarda fon desteği aldığı düşünülüse Me.dium'u yapan arkadaşların bunu daha başarılı bir uygulama haline getirecekleri kesin.

23 Ağustos 2007 Perşembe

Facebook bağımlısı olsak neler olurdu

internet bağımlılığı konusunda sürekli birşeyler okumaktan ve insanların bu konuya ne kadar alakasız olduklarını görmekten canım sıkılmışken Somewhat Frank(Frank Gruber) blogunda Facebook bağımlılığı gerçek olsa nasıl olurdu şeklinde eğlenceli bir videoya rastladım. Kesinlikle gerçekten Facebook bağımlısı olsak nasıl saçma bir ortam olacağını iyi anlatıyor. İzlemekte fayda var kanımca.

Nokia ve Windows Live kaynaştı


Nokia'nın sürekli olarak cihazları için yenilikler peşinde olması hoşuma gidiyor. Bir tarafta dergi de bahsettiği Mosh gibi uygulamalar var. Buna ek olarak gene Nokia'nın desteğiyle geliştirilen Widsets adlı mobil uygulama arayüzü kullandıktan sonra çok beğendiğim mobil uygulamalar arasında. Nokia sadece kendi geliştirdiği ya da desteklediği uygulamalarla sınırlı kalmıyor ve popüler olan bütün web uygulamaları ve yazılımlarının kendi cihazlarına uygulanmasını sağlıyor. N800 cihazında Skype olması ya da çektiğiniz fotoğrafları Flickr'a yükleyebilmeniz gibi birçok örnek verebilirim. Son hareketleriyse Türkiye'de dahil olmak üzere dünyanın en çok ziyaret edilen siteleri arasında olan Windows Live'in Nokia cihazlarına uyarlanması oldu. Bu uygulama sayesinde Live kimliğiniz altındaki bütün özellikleri kullanabilir, mail alabilir, MSN kullanabilir ve diğer uygulamalardan faydalanabilirsiniz. Kendim hotmail kullanmayalı ve Windows Live' kimliğimi açmayalı o kadar uzun süre oldu ki (bunun nedeni iş yerimde MSN web adreslerinin yasaklı olmasının etkisi olsa da) herhalde kendi telefonuma bu yazılımı yüklemeyeceğim ama bunun için bekleyen geniş bir kitle olduğundan çok eminim. link

22 Ağustos 2007 Çarşamba

beta tester olmanın yolları

Amerika'da yapım aşamasını geçmiş ve özel beta test durumunda bulunan yüzlerce web hizmeti var. Bunların arasında sadece o bölgeyi ilgilendiren hizmetler olsa da listenin uzunluğundan dolayı her zaman kendime uygun birşeylere rastlıyorum. Sürekli takip ettiğim Mashable blogu invites.mashable.com adresinde üye olanlara birbirlerine ellerindeki davetiyeleri verme hakkın tanıyor. Bu sayede hem yenilikleri anında takip edebilirsiniz hem de hiç aklınıza gelmeyecek fikirleri hayata geçirmiş sitelerden haberdar olabilirsiniz. link

webde arama yaparken zevk alın!

Web üzerinde çalışırken herkesin kesinlikle kullandığı araçların başında arama motorları geliyor. Microsoft bu durumu inceleyip daha kullanışlı ve göze hoş görünen bir arama motorunu yakın zamanda kullanıma sundu. Microsoft'un geliştirdiği Silverlight teknolojisini kullanan bu arama motorunun adı Tafiti. İki farklı arayüze sahip olan bu arama motorunda birden çok aramayı aynı ekranda yapabilir, aramalar arası pencere değiştirmeden geçebilir ve daha da önemlisi arama sonuçlarından istediklerinizi kaydedebilirsiniz. Bu sayede arama işlemi daha derin ve rahat bir hale gelebilir. İkinci ekran seçeneğiyle daha ziyade çok beğendiğim Liveplasma adlı web uygulamasına benziyor. Aradığınız kelimenin sonuclarını bir ağacın yapraklarıymış gibi gösteriyor ve gerçekten göze hoş göründüğünü söylemeliyiz. Ama sonuç itibariyle bütün sitelerin içerikleri böyle farklı ve göz alıcı olmadığı sürece arama yaptıktan sonra tıklayacağınız ilk linkin klasik beyaz tabanlı çirkin bir sayfaya gidecek olması büyük bir moral bozukluğu bence.

Farklı arama motorları kullanmak isteyenlere 5 tavsiye:

www.kartoo.com
www.quintura.com
www.like.com
www.pagebull.com


gerçek dünyada sanal turlar hazır!

Unype adıyla piyasaya sürülen yeni bir melez(mashup) yazılım var. Google Earth ve Skype karışımı olan bu yazılım sayesinde Google Earth üzerinde seçtiğiniz avatarla Skype ağı üzerinde sosyalleşebiliyoruz. Daha kullanmaya vakit bulamamış olsam da bu tarz dünyaların yakın zamanda artacağından ve gerçek coğrafi mekanlarda daha gelişmiş sosyal ağlar kurulacağına eminim. Özellikle google earth gelişmeye devam ettikçe ve API'ler kullanılır oldukça bu tarz sistemlerin ne kadar gelişebileceğini düşünün? Bu program facebook üzerinden de çalışıyor. Sayfanıza bir google haritası ekliyor ve facebook arkadaşlarınızla google earth üzerinde yanyana durup sohbet edebiliyorsunuz. Bu sistemler gelişmeye devam ederse yakın zamanda savaş oyunlarını gerçek dünya arkaplanı üzerinde oynamaya başlayacağız herhalde.

21 Ağustos 2007 Salı

herkesin medyası


Web içinde yer alan medyanın ne tür bir yöne doğru gittiğini anlamak için incelenmesi gereken bir proje var. Wired dergisi tarafından gerçekleştirilen Assignment Zero adlı proje 'crowdsourcing' yöntemini kullanarak herkesin dahil olduğu bir medya yayımı olma uğraşısında. Siteye üye olduktan sonra yapmanız gereken kendinize en uygun iş tanımını seçip çalışmaya başlamak. işler arasında yapılacak röportajlara soru hazırlamaktan yazı düzenlemeye; kaynak aramaktan incelemelere kadar farklı başlıklar var. Ben sürekli işim olduğu için en kolayını seçtim ve yakında yapılacak olan Jimmy Wales röportajına soru yazmak oldu. Jimmy Wales wikipedia sitesinin alt tabanını hazırlayan wiki sisteminin kurucusu olan ve halen wikipedia'nın ait olduğu vakfın başındaki kişi. ona sormak istediğiniz sorular varsa acele edip Assignment Zero'ya üye olursanız bir şansınız var.

denize düştük

Hafta sonu bir gezi sırasında N95 test ederken GPS konusunda sorunlarının ne kadar derin olduğunu anladım. Deniz kenarındaki bir cafede otururken GPS işlemini başlattım ve geçen sürenin sonunda bizi sahilin metrelerce açığında gösterdi. Hali hazırda Türkiye haritasında ve uydu iletişimde sorun olduğunu kabul etsek de herhalde bizi denizin ortasında göstermesinin de önüne geçilmesi lazım.

internet cafe müdavimlerine

cyber-cafe jenerasyonu olarak anılan ve özellikle japonya'da binlerce insanın dahil olduğu zamanının çoğunu internet cafelerde geçiren kullanıcıların en büyük dertlerinden birine yeni bir çözüm geliyor. Kendinize ait olmayan cihazları kullandığınızdan dolayı; kendi dosyalarınızı, fotoğraflarınızı ve diğer bilgilerinizi ya yanınızda fiziksel bir hafızada taşımanız ya da WebOS adıyla anılan web uygulamalarından birini kullanmanız gerekiyor. Jooce.com fransız merkezli bir şirketin ürünü ve sie kendinize ait internet olan her makineden kullanabildiğiniz bir işletim sistemi öneriyor. Bu sayede bütün belgeleriniz, filmleriniz ve oyun bilgileriniz bu sistemde kayıtlı olabilir ve yanınızda gezdirmek için sadece kullanıcı bilgileriniz yeterli olabilir. Bu sistemlerin birçokları tarafından geleceğin sistemi olarak abartıldığını düşünsem de kanımca gelecek de bu sistemler şu an kullanılanlardan çok daha ileri ve başarılı bir hal alacak.

iTunes yanınızda gezmeye hazırlanıyor

Online müzik sürekli bizi rahatsız eden bir problem gibi. Tam kendimize uygun bir web uygulaması bulmuşken (Pandora) bir anda Amerikan kanunlarını hışmına uğradık. Web radyolarından talep etmeye başladıkları yüksek ücretler birçoklarının kapanmasına ya da sadece Amerika için çalışır hale geçmesine sebep oldu. Bu sorunun üstesinden gelebilecek yeni bir web uygulaması beta olarak yayında. Anywhere.FM adlı bu site bütün iTunes kitaplığınızı siteye yüklemenize ve bu sayede gittiğiniz her bilgisayar olan yerde kullanmanıza olanak sağlıyor. Hali hazırda bir yükleme sınırı olmadığı için bütün sabit diskinizi yükleyebilirsiniz. Bu da demek oluyor ki işte, evde ve arkadaşlarınızlayken müziğiniz yanınızda olacak. Kesinlikle son dönemin en incelemeye değer müzik uygulamalarından biri olacak.

Pornonunda 2.0'ı olacak


Silicon Valley'de çalışan ve milyon dolarlık işlerin peşinde olan gençlerin hiçbiri bu güne kadar pornografik web'e yaklaşmamıştı. Bunun sonuncunda onların yarattığı kalitede siteler 'fotoğraf hastası' kitleye pek ulaşamamıştı. Sonuçta olan oldu ve böyle bir sitenin (www.zivity.com) haberleri gelmeye başladı. Sitenin Screenshot'ından anlayacağınız üzere tasarımı çok tanıdık. sitenin çalışma prensipinin bedava ama yarı açık fotolar ve paralı ama porno sayılabilecek fotolarla sağlanıyor. içerik satın alan kullanıcılardan alınan paranın bir kısmı fotoğrafçı ve mankene aktarılacak. Bu da daha çok hit alanların daha çok para kazanması demek.
Sitenin hali hazırda 1 milyon dolarlık A sınıfı krediyi garantilemiş olması projenin iyi bir sonuç verme ihtimalini ortaya koyuyor. Öyle ya da böyle porno işinde haz alanların var olduğunu kabul edersek bunun da yeni ve kaliteli bir hizmet olduğunu söylemeliyiz.

Beta biterken

Uzun bir bekleyişten sonra deneme sürecinin sonuna geldim. Sonunda gerçekten bir bloga hiçbir yönden ihtiyacım olmadığını anladım ve bu yüzden yazmaya başlayabilirim. Genellikle nette gördüğüm ilginç haberlerin kişisel bir yorumu olacak.