Subscribe

Powered By

Powered by Blogger

20 Kasım 2007 Salı

Flock nedir?


Son dönemde en çok gelişme gösteren marketlerden biri Mozilla sayesinde browser pazarı oldu. Özellikle kaynak kodu açık Firefox motoru sayesinde birçok programcı güzel işler yapmaya başladılar. Bunların arasında daha önce private betayken kullandığım Flock var. Sosyal medya gezgini adıyla ortaya çıkmış bir proje bu. Sürekli olarak farklı sosyal ağları takip eden ve bu sırada benim gibi blog yazanlar için çok güzel özelliklere sahip Flock ...
Öncelikle Firefox 'ta kendi zorlamamızla kullandığımız Sidebar özelliklerini dahili olarak içine dahil etmişler. Bu da size sidebarda Facebook, Twitter, Flickr, Youtube ve her türlü blogging sitesine erişmenize ve kimliklerinizi kontrol etmenize olanak sağlıyor. Bu da demek oluyor ki bir sürü tab'le uğraşmak yerine sidebar'da işinizi halledebileceksiniz. Tasarım olarak gri bir skin sunan bu browserin en rahatsız edici yönü giriş sayfasının çok karışık olması. Kullanışlı bir açılış sayfası tasarlama ihtiyaçlarını anlıyorum ama bu sayfa ne kadar karışık olursa insanların bu yazılımlı kullanma ihtimalleri azalacak. Sonuç itibariyle Flock son dönemde çıkan alternatif gezginler arasında en başarılısı ve birçok kullanıcı için mükemmel özellikler sunan bir yazılım.

Not: Bu yazılımın detaylı bir incelemesini Egemen Mede'nin kalemiyle link adresinde bulabilirsiniz.

14 Kasım 2007 Çarşamba

Facebook Reklamları


Son günlerde en çok konuşulan konulardan biri Facebook'un sonunda elindeki engin sosyal veriyi paraya çevirme çalışmaları oldu. Facebook kendi reklam ağı altında Google Adsense tarzı akıllı reklamlarla kişilerin profil bilgilerine uygun reklamlar çıkarmaya hazır. Peki Facebook'da zaman geçirmeye devam etmek isteyen ama ilandı flyer dı görmek istemeyenler için Firefox çok iyi bir tercih olacaktır. Greasemonkey script platformunu yükledikten sonra tek yapmanız gereken userscript.org adresinde Facebook araması yapmak ve neleri görmek istemediğinize karar verip uygun scripti yüklemekten geçiyor. Bu sayede birçok konuda hayatınızı kolaylaştırabilirsiniz. Gmail scriptleriyle daha rahat bir mail kullanımından Google Reader'a direk Twitter postları yollayabilmeniz için bir tuş eklemeye kadar. Kesinlikle bu scriptler mükemmel.
Not: Google'ın bazı ürünlerine Greasemonkey desteği ekleyeceği duyumları alıyoruz. Haberiniz olsun.!

13 Kasım 2007 Salı

Google mobil konusunda hızlı davranıyor!


Son olarak Android adıyla kendi tasarladığı (esasen kendi tasarımları olduğu biraz yalan. Sonuç itibariyle daha önce satın aldıkları bir şirketin çalışması) mobil Linux platfromunu tanıtan Google; hergün mobil seçeneklerini genişletiyor. Google Reader ve Gmail mobil servislerinde yaptıkları iyileştirmelere Notebook uygulamasının da kullanılmasını eklemeleri çok hoşuma gitti. Öncelikle bu uygulamayı ara ara kullanıyorum ve işlevsel olduğunu düşünüyorum. İkinci nokta ise bu uygulama sayesinde masaüstü bilgisayarızdan çok rahat olarak incelenecek materyalleri cep telefonunuza aktarabiliyorsunuz.
Eğer Google Mobile sayfasını yeterince incelemediyseniz arama motorunun altındaki seçeneklerde açılmak istenen sayfaları mobil hala dönüştürmek üzerine bir seçenek var ve kesinlikle mükemmel! Eğer bütün google uygulamalarını cep telefonunda kullanmaya alışırsanız ki ben çok alıştığımı söylemeliyim hayatınız daha kolay olacaktır.

Widsets


manager
Originally uploaded by widsets
Uzun süren bir ayrılıktan sonra tekrar karşınızdayım. Sürekli olarak beni uğraştıran okul ve iş süreçlerimi düzene koydum. Son kararım olarak da haftada en fazla 14-18 arası post yollamaya karar verdim.
Nokia'nın beta olarak ortaya sürdüğü zaman kullandığım Widsets sonunda kendini beta kelepçelerinden kurtardı.Bu yazılımı Java destekli bütün telefonlarla çalışan bir widget platformu.İçinde birçok popüler servisin bulunduğu sistemin yazılım geliştirme paketleriyle kendi blog veya sitenizin widgetını oluşturmanıza olanak sağlayan bir yapısı var. Blogumda widgeta tıklayarak benim blogumu da içine dahil ederek bu yazılımın dünyasına girebilirsiniz.Özellikle çok az veri transferi yapmasıyla gözümüze giren bir uygulama. Kesinlikle denemeye değer.

11 Eylül 2007 Salı

Cep telefonuna dönüşen UFO!



UFO Mobile Transformer - video powered by Metacafe


Büyük Hollywood stüdyolarında yapılan ve insanın sinirlerini bozan bir sürü animasyon var. yukarıda izleyebileceğiniz animasyon ise yanılmıyorsam sadece bir kişi tarafından yapılmış. Kesinlikle mükemmel bir iş olduğunu düşünüyorum.

PSP slim hemen kırıldı


PSP kullanıcıların en büyük uğraşlarından biri sürekli olarak kendi yazdıkları programları ve oyunları kullanmak için PSP firmware'ını kırmaya çalışmak oluyor. Sony buna izin vermemek için update'ler çıkartıyor onlar tekrar kırıyor. yeni çıkan PSP içinse M33 takımı hızlı çalışmış ve bu işi hemen başarmış. Bu da demek oluyor ki daha önce kullandığınız yada kullanmak istediğiniz ev ürünü yazılımları yeni PSP'de kullanabileceksiniz. Bunun için hızlı davranan M33 takımına teşekkür etmekte fayda var.

Sansa atakta!

Son dönemde en çok çıkış yapan MP3 çalar üreticilerinden biri olan Sansa iki yeni modelle en büyük rakip Apple'a yaklaşmaya çalışıyor. Modellerden ilki iPod Shuffle rakibi olan SansaClip. Ufak yapısının yanında gerçekten şık olduğunu düşünüyorum. Daha eski Sansa modellerini kullanmıştım ve bence ses kalitesi de başarılı. Ama eski modellerde kontrol tuşları çok rahat değildi umarım bunlarda o sorunu çözmüşlerdir. SansaClip 1 ve 2 GB'lık modeller halinde satılıyor ve yurtdışı fiyatı 39 ile 59 dolar arasında. İkinci model olan SansaView ise 8 ve 16 GB'lık iki seçenekle gelen iPod Nano rakibi. fiyat olarak 149-199 Dolar aralığı seçilmiş. Buda iPod Nano'nun nerdeyse yarı fiyatında olduğunu gösteriyor keza iPod Nano'nun sadece 8 GB'lık modeli var ve o da 16'lık Sansa fiyatında. Elimize almadan tam yorum yapamayız ama denemeye değer olduklarını düşünüyorum.


Skype kullanıcılarının dikkatine!

Skype chat penceresi içinden yayılan bir worm konusunda Skype kullanıcılarını uyarıyor. Listenizde olan birinden geliyormuş gibi yapan bir chat satırının içinde bir JPEG dosyasına giden bir link oluyormuş. Eğer bu linke tıklayıp o adresteki dosyayı kayıt etmeyi yada çalıştırmayı kabul ederseniz bilgisayarınıza w32/Ramex.A wormu bulaşıyormuş. Kesinlikle dikkat edilmesi lazım çünkü mesajın içeriği pek şüphe çekmeyecek şekilde yazılmış. bu wormler sayesinde hali hazırda dünya çapın 10 milyonlarca bilgisayar zombie olarak kullanılmakta. Listeye kendinizi de eklemeyin.

Meebo'da devrim! Messenger ağları arası veri transferi


Meebo'yu bilmeyiniz yoktur. Web üzerinden popüler bütün hızlı mesajlaşma servislerini kullanmanızı sağlayan ve geçen senenin en iyi iletişim sitelerinden biri haline gelen bir sistem. Tek bir kimlik altından birçok ağ listenizi toplayabilmenizden sonra Meebo bu akşamdan itibaren farklı ağlar arasında dosya transferine olanak sağlamaya başlıyor. Bu sayede listenizdeki herhangi birine hangi ağda olduğuna bakmadan dosya yollayabileceksiniz. Bu birçokları için devrim niteliğinde bir özellik. Herkesin işini çok kolaylaştıracağına eminim. Sistemin altyapı olarak Amazon'unun dağıtıcılarını kullanması da ilgi çekici ne dersiniz?

10 Eylül 2007 Pazartesi

Sosyal Ağlarda kullanıcı hakları için bir bildiri

son dönemde sayıları gittikçe artan ve kullanıcı sayılarındaki artışlarla birlikte büyük bir gelire ulaşmayı başaran sosyal içerikli ağlar hakkındaki eleştirilerde artmaya başladı. Özellikle bu sistemlerin içine yüklediğimiz bilgilerin artık sadece bize ait olmaması gibi sorunlar insanların canını sıkıyor. Ben zaten oldum olası sosyal ağlardan hoşlanmam daha önce de yazdığım gibi. Ama bu ağların değerini ve sofistike yapılarını eleştirecek değilim. Ama işin içine insan yüzü girdiği zaman ve kar tek amaç halini aldığın da birçoklarının neler yapabildiğini biliyoruz. Bu yüzden Amerika'nın en çok okunan blogger'ları arasına bulunan Robert Scoble önderliğinde ortaya çıkartılan bir bildiri var. Bu bildirinin en büyük özelliği eski usul kağıda yazılmış ve imzalanmış ve tabii ki bitmiş bir yazı olmaması. Altına yorum yazabildiğimiz bir blog postu esasında. Bu sayede tartışmanın büyümesini ve insanların bu konulara daha çok dikkat etmesi gerektiğini söyleyen bir grup blogger'ın bu girişimi yazdıkları şeyler çok yüzelsel olsa da önemli bence. Yazının içeriğinde kısaca 3 ana madde var:

Sahiplik; başlığı altında kişilerin kendi profillerine, arkadaş bağlantılarına ve yayımladıkları her türlü içeriğin esas sahibi olması.
Kontrol; başlığı altında profilimizdeki bilgilerimizin kimlerle ne şekilde paylaşılacağına karar verebilme hakkı. (Burada bahsedilen Facebook'daki komik 'private or not' ayrımından bahsedilmiyor. Kişinin hangi bilgileri kime göstermek isteyeceğine karar verebilmesinden bahsediliyor)
Özgürlük; başlığı altında ise kişilerin bu sitelerin içindeki bilgilerini güvendikleri başka sitelere gönderme ve oralarda kullanma hakkı olmasından bahsediliyor. Bence en önemli başlık bu. Daha önce facebook kapılarını açıyor yazısında bahsettiğim Walled Garden sorunu işte bu. Bunun üstesinden gelinmesi kesinlikle çok önemli.
Sonuç itibariyle sosyal ağların hızla büyümeleri ve çok büyük paraları kontrol etmeye başlamaları onların da kendilerini kontrol etmelerini zorlaştırıyor. Burada en büyük şans sosyal medyanın güçlü olmasından ve olaylara anında tepki vermesinden geçiyor. Bu blogger'ların tepkileri haklı ya da haksız ne olursa olsun kesinlikle bir tepkidir ve işe yarayacağından emin olabiliriz. Tabii ki ülkemiz gibi en popüler sanal sosyalleşme araçlarının üyelik için ya davetiye istemesi ya da istedikleri zaman üyelik açmaları gibi kendi kafalarından uydurdukları fantastik yöntemlere sahip olmaları bir çokları için facebook'un dahiyane birşey olduğunu düşündürüyordur ve bu yüzden eleştirmek zor gelecektir.

9 Eylül 2007 Pazar

Firefox'u yaymaya devam!


Spread Firefox adlı sitenin verilerine göre Firefox indirilme sayısı 400 Milyon sınırına dayanmış. Mashable'daki arkadaşların söylediği gibi bunun hepsi yüklenmemiş olsa da uzun süre içinde yaşadığımız Internet Explorer egemen web dünyasının artık çok daha iyi olduğunu eminim. Son dönemdeki en önemli kaynak kodu açık yazılım grubu olan Mozilla'nın Firefox 3 için çalışmaları hızlandırmasını diliyorum.

Blackberry'de sistem sorunu yaşıyor


Son olarak Skype'ın dünya çapın bir sistem çökmesi yaşamasından sonra bu gün gece saatlerinde Blackberry mail işlemlerini yapamamaya başladı. Kısa süre sonra yapılan açıklamada sorunun direk kişisel hesaplarını Internet sistemi üzerinden kullananları etkilediğini ve şirket hesaplarında sorun olmadığını ve araştırmaların devam ettiğini söylemişler. Şu an için sorun düzelmiş gibi görünse de bazı yabancı blog sahipleri hala mail hesaplarını kullanamadıklarını söylüyorlar.
Skype olayından sonra herkesin aklına gelen acaba bir gün bütün sistemlerin çökmesi gibi bir sorun yaşayacakmıyız sorusu bu sorunla yeni bir boyut kazandı. özellikle hala birçok ülkede Blackberry'nin güvenli bir tartışma konusuyken (mail sistemlerinin ne kadar dayanıklı ve güvenli olmasına istinaden) böyle bir sistem hatasının şirketi pek de iyi etkilediğini söyleyemeyiz. Hali hazırda esas sorun böyle çok büyük işlemleri yapan ve tek başlarına çalışan sistemlerin ne kadar güvenli olduğu sorunu akılları kurcalıyor. Hatırlarsanız kısa sürü önce Microsoft'un Windows Update serverları çökmüş ve birçok kullanıcı için sorunlar başlamıştı. Buna son yıllarda yaşanan nedensiz gibi görünen elektrik kesintilerini ekleyince galiba elimizdeki sistem yapılarının son demlerine geliyoruz. Yeni bir bilgisayar ve iletişim yapısını araştıran bilimadamlarının biraz daha hızlanması lazım galiba...

8 Eylül 2007 Cumartesi

Download! PC içinde çıktı


Hali hazırda Nokia'nın bazı telefonlarında yüklü olarak gelen ve telefonun desteklediği eklentileri, müzikleri, oyunları ve zil tonlarını yüklemenize olanak veren Download! yazılımının PC üzerinden çalışan beta sürümü çıktı. Bu yazılım sayesinde PC web bağlatınız üzerinden istediğiniz yazılımları indirebilir ve daha sonra telefonunuz bağlayarak bu içeriği direk olarak aktarabilirsiniz. Ülkemiz gibi veri planlarının pahalı olduğu bir yerde kesinlikle çok işe yarayacağını düşünüyorum. Ayrıca N95 gibi navigasyon yeteneği bulunan cihazların harita yüklemelerinin bununla yapılabilir olması gibi bir durum olursa çok başarılı olacaktır. Hali hazırda beta olduğu için size sorun çıkarma şansı var buna hazırlıklı olun derim. Yazılım tabii ki her Nokia telefon için desteklenmiyor bununla kalmayıp çok kısıtlı modeli destekliyor. Nokia 6110 ve 6120 modellerinde tam olarak çalışıyor. Nokia N95, N76, E90, 6290 ve 5700 modellerindeyse çalıştığı kesin ama tam testlerini daha yapmamışlar. Ama sonuçta yazılım S60 işletim sisteminde çalışıyor gibi görünüyor. Bence kullanmak isteyen herkes yeni model Nokia'larda bir kere deneyebilir. Sonuçta çalışmazsa programı kaldırırsınız. Link

7 Eylül 2007 Cuma

Sitenizin bağlantı grafiğini görün


Web sitesi sahibi olanlar için çok kullanışlı ve güzel bir uygulamayla karşılaştım. Touchgraph adlı bu google web gezgini; javayla yazılmış ve girdiğiniz web adresinin bağlantılarını grafiksel olarak gösteriyor. Yukarıda benim kendi blogum için çıkan sonuç var. Kesinlikle başarılı bir uygulama incelemeye devam. link

Online Photoshop geliyor mu?


Adobe yakın zamanda kullanıma açmayı düşündüğü online fotoğraf işleme arayüzü Premier Express'in ekran görüntülerini şirket blogunda yayınladı. Görünürde basit ve kullanışlı bir arayüze sahip görünün programın birçok web sitesi ve ağıyla uyumlu çalışacağını biliyoruz. Bu sayede birçok siteye koymaya çalıştığınız seyahat fotoğraflarını online olarak düzenleyebilir veya bir partiden kalan fotolarınızdaki hoşunuza gitmeyen ekleri silebilirsiniz. profesyonel kullanıcılar için pek anlam ifade etmese de bu yazılımın birçokları için yararlı olacağından eminiz. Ama unutmayın bu web uygulaması kullanılmaya başlandıktan sonra hala birçok alternatifiniz olacaktır.

Sİlverlight nedir?




Son dönemde herkesin gizli gizli hakimiyetini kabul ettiği yazılımlardan biri flash. Videolarımız müziklerimiz yanarlı dönerli sitelerimiz derken her yer flashla işliyor. Buna bir dur demek Microsoft'un yeni projelerinden biri. Silverlight adıyla çıkardıkları yeni yazılım Flash egemenliğine karşı yapılan en büyük saldırı herhalde. İzlediğim demolardan anladığım kadarıyla gerçekten bir rekabet söz konusu olabilir. Tabii ki Flash şu anda uzak ara piyasanının tek lideri ama Microsft işletim sistemindeki gücünü kullanıp üreticilerin silverlight kullanmasının önünü açabilir kanımca. İzlediğim Halo videosu gerçekten çok kaliteliydi ve indirdiğiniz yazılımın 2 MB'dan az olması kesinlikle çok etkileyici bir durum. Hali hazırda yapılan işler sınırlı olduğu için yorumda bulunmak için erken ama eğer microsoft bu yeni yazılımı mobil web deneyimini geliştirmek içinde planladıysa önümüzdeki sürede çok ilgi çekici mobil web uygulamalarıyla karşılaşmamız olası. Her şekilde microsoft rekabeti seven bir marka ve iyi bildikleri işlerden birini yapmaya hazırlanıyorlar. Hem izlediğim videodan hem de iki ay kadar önce denediğim Microsoft'un yeni interaktif arama motoru olan tafiti'nin başarısı bence kesinlikle incelemeye değer. Visual Studio kullananlar hemen gidip Silverlight development pack indirip çalışmaya başlayabilirler.

6 Eylül 2007 Perşembe

Facebook kapalı kapılarını açıyor mu?


Son dönem özellikle Sosyal medya üzerine takip ettiğim kaynaklarda büyük bir tartışma dönüyor. Facebook ve MySpace gibi sosyal ağların bizim koyduğumuz bilgilere dışarıdan erişime izin vermemesi yani bir şekilde kapalı kapılar ardında saklaması. (Amerikalılar buna Walled Garden diyorlar yani duvarla çevrilmiş bahçe.) Wired dergisinde yayınlanan bir makalede artık önümüzdeki dönemde yeni sosyal ağlara değil bütün farklı sosyal ağların birbirleriyle iletişim içinde olmasını sağlayacak ve bize o sitelere koyduğumuz bilgileri başka yerlerde de kullanma hakkı tanıyacak bir meta-ağ bulunması gerektiğine parmak basan bir sosyal medya analisti kesinlikle benim aklımdaki fikri yazıya dökmüştü. Bu tarz ağlara oldum olası biraz uzak dururum. Tabii ki bir Facebook kimliğim var. (Bu arada beni takip edenler Facebook kimliğime kendilerini ekleyebilirler.) Ama sonuçta oraya koyduğum fotoğrafları, videoları ya da bilgileri başka yerlerde kullanamam ve sürekli olarak o bilgileri ordan oraya gezdirmek zorunda olmamız can sıkıcı. Facebook bu konuda yeni bir açılım yapmaya hazırlanıyor. hali hazırda sitenin girişine bir arama motoru eklediler. Bu sayede kişisel bilgiler üzerinden arama yapabiliyorsunuz. 1 ay sonrada Google ve benzeri arama motorlarında bu sonuçların çıkacağını duyurmuşlar. 1 ay geçmeden kimliğinizdeki bilgilerinizin özel olup olmadığını ayarlamanız gerekiyor yoksa istemediğiniz kişiler sizin hakkınızda bilgi sahibi olabilirler. Tabii ki bu iş imkanı için çok iyi. bizim gibi blog yazanlar facebook bilgilerinden bulunup daha aktif olabilirler. Ama bizim esas ihtiyacımız olan bu sosyal ağların artık duvarlarını kaldırması herhalde.

Google Reader'da artık arama var!


Sürekli olarak kullandığım ve bence kesinlikle en iyi RSS okuyucusu olan Google Reader'da anlamsız bir şekilde Google araması yoktu. Bunu tam olarak hiçbir zaman anlamasam da uğraşıp firefox için Greasemonkey kullanarak hazırlanmış bir script'ten custom google search yaratıp bu işin üstesinden gelmiştim ama tabii ki google yaptığı kadar iyi olmamıştı. Neyse ki google bu akıl tutulmasından kurtuldu ve karşıma arama şansımız olan readerla geldi. Sonuçta okuduğunuz ve işaretlemediğini bir haberi kaybetmenin ne demek olduğunu bilenler için çok önemli bir haber!

Yeni iPod'lar geldiler!

Herkesin beklediği anlardan biri daha geldi ve geçti. Apple yeni iPod serisini tanıttı ve gerçekten güzel işler yapabildiklerini tekrar bize kanıtladılar. iPod serisinde iPod Nano hakkında pek söyleyecek birşeyim yok. Kesinlikle meraklıları olacağından ve birilerinin satın alacağından eminim. Ama iPod Touch kesinlikle alınması gereken bir cihaz olarak karşımıza geliyor. Hem dokunmatik ekranlı bir video iPod hem de Wi-Fi sahibi full safari yüklü bir web gezgini. Nokia'nın N800 serisiyle yapmaya çalıştığını bence Apple çok iyi başarımışa benziyor. Tabii ki Bluetooth yeteneği olsa ve cep telefonumdaki veri paketimi de kullanabilsem iyi olurdu ama bu da kesinlikle alınacaklar listemde üst sıralarda olacak. iPod'un adı klasik oldu ve 160 GB'a kadar müzik alabilecek hale geldi. Ben 160 GB müziği neden yanımda taşımak isteyeceğimi bilemediğim için bu modele yaklaşacağımı sanmıyorum ama yanında bütün müzik arşivini taşımak isteyenler olduğuna eminim. Sonuçta dünyanın en çok satan taşınabilir müzik çaları bu ünvanını gene elinde tutacağa benziyor. Eğer rakipleri ciddi ataklar yapmazlarsa bu hep böyle de gidebilir herhalde. Steve Jobs gene doğru tercihleri yapmış anlayacağınız.

5 Eylül 2007 Çarşamba

Turcell PDA'lar geldi ve gördük!


Reklamlar görünmeye başlayınca yakın zamanda test ettiğim iki yeni akıllı telefon hakkındaki yorumlarımı yazayım bari. Öncelikle iki modelde HTC tarafından Turkcell için üretilmiş. Üretilmiş derken bu modellerin satıldığı başka ülkeler tabii ki var. Sadece üzerine Turkcell logosu ve yazılımına bazı eklentiler yapılmış. Telefonlardan biri pahalı ve biri ucuz olarak ikiye ayırabiliriz. Biri daha çok Blackberry tarzı kasası ve ince gövdesiyle beni etkiledi. Diğeri kalın ve hantal yapısı ve pek hoşuma gitmeyen ekranıyla ilk görüşte bile bir iticilik oluşturdu. Ama sonuç test dediğin gözlerle yapılmıyor. S620 koduyla piyasaya çıkan ve Blackbery alternatifi olabilecek cihaz kesinlikle bu testin kazananı. Dokunmatik ekranı yok ve geniş bir ekran keyfi sunmuyor ama tam olarak işini eksiksiz yapıyor ve yan tarafa yerleştirilmiş dokunmatik yüzeyin dokunmatik ekrandan çok daha fazla işe yaradığını söyleyebilirim. Tuş takımı kullanışlı ve internette gezmek için çok ideal bir ekran netliğine sahip. Anlayacağınız testimden tam not alan bir cihaz. İşlemcisi bu ekranın ve yeteneklerinin farkında size çok kompleks işler yaptırmıyor ama herşeyinde altından kalkıyor.
İkinci cihaz P4350; daha kompleks işlerin peşinde koşmak için yapılmış gibi görünse de pek de öyle yetenekli değil. Windows Mobile zaten başarısız bir işletim sistemi ve dokunmatik ve yana dönen ekranla birlikte kullandıldığından hiç keyif vermiyor. Ayrıca kasası çok hantal olan bu cihazı yanınızda taşımanız için nasıl bir sebep olabilir bilmiyorum. Klavyesi konusunda hakkını yememek lazım uzun yazılar ve blog postları için çok uygun olmduğunu söylemeliyim. Eğer böyle bir cihaz alacaksanız öncelikle S620 'yi kesinlikle bir inceleyin derim. P4350ise piyasada çok fazla rakibi olan bir cihaz ve rakiplerinin bazıları çok daha iyiler.

Beklenenden erken gelen bir cihaz!



Creative Sony'le birlikte sürekli olarak Apple'ı rahatsız etmeye çalışan iki firmadan biri. Özellikle son dönem ürünler gerçekten Apple kıvamına yaklaşıyor desek yalan olmaz.Her ne kadar hali hazırda ses kalitesi konusunda sorunları olsa da. Creative'dekiler özellikle yüksek ses gücünün kaliteyle hiçbir bağı olmadığını anlamalılar kanımca. Yeni çıkacak olan Zen serisi bir anda Amazon sayfalarında belirdi. Özellikle IFA fuarı önce böyle bir duruma pek anlam veremedim ama fuara gidemeyen biri olarak cihazların böyle bir anda ortaya çıkması hoşuma gitti. 8 GB'lık bu model tipi itibariyle Video iPod'dan çok daha etkili bir video oynatıcı olacağa benziyor ama tabii ki kimse yakın zamanda piyasaya sürülecek yeni iPod'lar konusunda fikir sahibi değil. Creative birçok insanın severek kullandığı bir marka ve bende arayüzünden dolayı böyle bir hal aldığını düşünüyorum tabii ki fiyatı da unutmamak lazım. 2.5 inçlik ekrana sahip bu modelin kesinlikle video izlemek için iyi olacağına eminim ama denemeden diyecek pek de birşeyim yok. Yakın zamanda göreceğimden eminim.

4 Eylül 2007 Salı

Yeni bir P2P ağı başladı

bazıları için P2P nedir sorusu böyle bir ağın başlamasından önce geldiğini varsayarak; yukarıdaki videoyu koydum.Ama kısaca dosya paylaşımı üzerine bir sistem. Hali hazırda torrent en popülerlerden biri ama herkesin sorunu aynıdır. Birileri dosyaları indirir sonra dosyaları yükleyen kimse kalmaz sizde ortada kalırsınız. (ben öle değilim ama demonoid accountumda ratiom 1.2'ydi en son gördüğümde yani indirdiğimden fazla geri vermişim.) Bu yeni sistemin adı tribler. bu sistemin en büyük özelliği sadece dosya indiren insanlara izin vermemesi. Bu ne demek, yüklediğiniz kadar indirebileceksiniz. İşe yarayıp yaramayacağını göreceğiz ama birçokları için fena bir fikir olmadığına eminim.

Nokia Beta labs



Birçokları için Google Labs internet dünyasının en güzel bölümlerinden biri. Hem web geliştirmeyle uğraşanlar için hem de google servislerini beğenip yeni neler var diye bakanlar için. Daha önce farkında olmadığıdım böyle bir yer daha varmış. Nokia Beta Labs. Burada da Nokia'nın geliştirdiği ve beta seviyesindeki mobil uygulamaları indirebilir deneyebilir ve hakkında yorumlarınızı nokia yazılımcılarına ulaştırabilirsiniz. Hali hazırda az uygulama olan bir yer ama kesinlikle hızla gelişeceğinden eminim. Özellikle Widsets uygulamasını kesinlikle deneyin. Bir dönem kullandım ve bence en başarılı mobil arayüzlerden biri olduğunu düşünüyorum.

3 Eylül 2007 Pazartesi

Böyle telefon mu olur demeyin!



Teknoloji piyasasında iki farklı tasarıma rastlayabiliyorsunuz. İlk üretilecek ve hali hazırda üretilmiş cihazlar ve ikincisi sadece prototip olması amaçlı tasarımlar. Yukarıda gördüğünüz şey bir cep telefonu ve bu iki tasarım grubunun ortasına düşüyor. Willcom ve Sanyo işbirliğinde tasarlanan bu cihazın en büyük ve tek özelliği bir kalem pil ile 250 saat bekleme 5 saat konuşma süresine sahip olması. Bu da demek oluyor ki sürekli telefon kullanan ama telefonun ekranı olmasından bile haz etmeyenler için iyi bir tercih olabilir. Ankesörlü telefonları özlüyorum ve cep telefonumda film izlemeyi komik buluyorum diyorsanız... link

Her yere Wi-Fi hayal!



İstanbul gibi büyük şehirler için sürekli konuşulan ve birçokları için gerçekleşmesi gereken bir proje olan bütün şehri kaplayacak Wi-Fi battaniyesinin bir hayal olduğu son iki gün içinde gelen iki haberle kesinleşti gibi. En azından yakın zaman için. San Francisco (bütün web şirketlerinin bulunduğu yer olduğu hesaba katın) ve Chicago şehirlerinde gerçekleştirilmesi düşünülen bütün şehre kablosuz yüksek hızlı internet projeleri yüksek maliyet ve bunun karşılığında yeterli verim olmayacağı düşüncesiyle rafa kaldırıldı. San Francisco'da EarthLink firması projeyi tek başlarına yapamayacaklarını söylerken Chicago'da yerel yönetim proje için finansman sağlamanın hayal olduğunu öne sürmüş. Sonuçta İstanbul gibi bir şehir için bunun ne kadar hayal olduğunu siz düşünün ve internet bağlantınıza sarılın derim.

2 Eylül 2007 Pazar

Bilim Kurgu tadında müzik




Her ne kadar benim ilgi alanım dahilinde pek olmasa da daha önce tasarımını gördüğüm yepyeni bir müzik aletinin yakında piyasaya çıkacağını duydum. Yamaha'nın tasarladığı Tenori-on görsellikle müziği birleştirmeye en çok yaklaşan cihazlardan biri olacak herhalde. Cihaz dokunmatik bir yüzeye yayılmış LED ışıklar ve düğmeler yardımıyla müziğin temposunu ve ritmi ayarlamanızı ve her türlü melodi ve looplar yapmanıza olanak sağlıyor. Bence ileriki zamanlarda bunun üzerinden yapılacak programlamalarla çok önemli bir cihaz halini alması mümkün. Yukarıdaki videoyu izlerseniz ne demek istediğimi anlarsınız. link

Google Earth içinde F16 kullanın



Google Earth'in içinde gizli bir uçak simülatörü olduğunu duyduğum ve şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Tabii ki böyle birşey olduğu için değil google'ın bu konuda kimseye bişey söylemediği için. Kesinlikle çok akıllıca bir hareket ve birçok uçak fanatiğinin hoşuna gideceğine eminim. kullanmak için google earth içindeyken control+ATL+A (a büyük olacak) tuşlarına basmanız gerekiyor. Benim gibi MAC kullananlar ise OPTION+COMMAND+A'ya basmak zorundalar. Herkese iyi uçuşlar.

1 Eylül 2007 Cumartesi

OVİ nedir ki




Nokia'nın son dönemdeki en büyük atılımları arasında gösterilen ama bence kesinlikle en önemlisi haline gelecek olan OVI platformundan bahsedelim biraz. Fince'de kapı manasına geldiğini Nokia'nın basın bülteninden öğrendiğimiz OVI esasen daha önce denemiş projelerden biri. Cep telefonuna yükleyip birçok internet servisini tek bir yazılım üzerinden kullanma fikrinin benzeri olan OVI bunlardan farklı olarak bir web platformu. Sistemin şu an için kendine dahil ettikleri arasında Nokia Music Store ve herkesin dört gözle beklediği yeni N-Gage platformu var. OVI'nin ana teması insanları web üzerinde sürekli kullandıkları MySpace ve benzeri nokia dışı ağlar ve Nokia'nın kendi ağlarına erişimini kolaylaştırmak ve Nokia cihazlarına göre optimize edilmiş bir şekilde önlerine sunmak. Bu sayede hem web kullanımının artacağı hem de web için mobil cihazlar satın alan kitlenin Nokia'yı seçeceği düşünülüyor. N-Gage ve benzeri Nokia hizmetleri konusunda birşey diyemiyeceğim ama hali hazırda bütün MySpace ve Facebook benzeri sistemlerin bir ara köprü üzerinde ulaşılmaya ne kadar ihtiyaçları var pek bilemiyorum. Belki YouTube ve Flickr iyi birer hedef olabilir çünkü yüksek veri transferi yerine OVI sizin için o verileri sıkıştırıp cebinize gönderebilir ama Facebook ve MySpace hali hazırda iPhone için özel arayüzler tasarladı ve FaceBook'un arayüzü mükemmele yakın kanımca. Ama OVI'yi görmeden diyecek pek birşeyimiz yok ve yakın zamanda bu şansa erişeceğiz kanımca.

Opera Mini yenilendi



Son dönemde elime geçen en başarılı mobil yazılımlardan biri Opera Mini Browser'dı. Nokia'nın birçok modelinde kullandığım bu yazılım kesinlikle en başarılı mobil web gezgini olmaya aday. Öncelikle çözünürlük konusunda çok başarılı bir grafik çizen uygulamanın en büyük özelliği kendi sıkıştırma sistemi sayesinde veri transferini çok makul kullanması. Özellikle ülkemiz gibi veri transferinin çok pahalı olduğu yerlerde bu sisteminin popüler olmasına kesin gözüyle bakıyorum. sayfa içindeki grafikler için çözünürlüğü seçebiliyor olmanız ve kötü çözünürlükte bile görsellerin seçilebilir olması çok hoş. Yeni versiyonunu yüklemeye hazırlanıyorum ve yakın zamanda yeni sürüm hakkındaki yorumlarımı da burada okuyabilirsiniz. Ama cep cihazlarından webde gezenlerin kesinlikle bir kere incelemesi gereken bir yazılım olduğunu söylemeliyim.

Hayatımız Second Life gibi olsa

İşte size komik bir benzetme daha. Facebook bağımlısı nasıl olur şeklindeki videodan sonra bir grup fransız Second Life gerçek olsa nasıl olurdu fikrini gerçeğe dönüştürmüş . Kesinlikle bir bakın derim...


Microsoft Blackberry'i alıyor mu




Son dönemde artan şirket satın almalarına Microsoft iddialı bir şekilde dahil oluyor. iPhone'nun büyük başarısının yanı sıra google Phone gibi söylentiler ve sürekli gelişmekte olan el cihazları pazarında kendine pay arayan Microsoft'un Blackberry cihazlarını üreten Research In Motion (RIM) şirketini satın almaya hazırlandığı söylentisi yayılmaya başladı. Özellikle borsada RIM hisselerinin tarihinin en yüksek değerine gelmesi birçokları için iki şirket arasındaki görüşmeleri hızlandığına bir işaret herhalde. Mashable'daki arkadaşların üzerine bastığı gibi RIM firmasının son dönemdeki güvenlik sorunu söylentilerine karşı güvenlik sistemlerini güncellemeleri ve birçokları tarafından geçer not almaları bu satın almanın hızlanmasında büyük bir etken olabilir. Eğer bu evlenme gerçekleşirse Blackberry'lerin Windows Mobile yüklü olarak piyasaya sürülüp sürülmeyeceği ve bu durumun Microsoft Exchange Server yazılımının piyasa değerini nasıl etkileyeceği büyük bir soru işareti bence...
Çünkü Blackberry'ler mail alışverişini RIM firmasına ait New York, Londra ve San Francisco gibi şehirlerdeki özel dağıtıcılar üzerinden yapıyor ve burada işlenen maillerin 256 bitlik bir şifreleme altında olduğu biliniyor. Buna rağmen bazı ülkeler bu cihazların hükümet yetkilileri tarafından kullanılması yasaklamıştı. Sanayi casusluğundan korkan bazı büyük şirketlerinde bu yolu izlediği bilinen bir gerçek.

30 Ağustos 2007 Perşembe

Sosyal arama örnekleri

Sosyal arama motorları hakkında Mashable arkadaşlarımız klasik listelerinden birini yapmışlar. içinde 40'dan fazla sosyal arama motoru olan bu listeyi kullanmaktan ziyade farklı bir arama deneyimi için inceleyebilirsiniz. Ayrıca bu sistemlerin daha çok artacağını düşünürsek yeni bir proje geliştirmeyi düşünen arkadaşlar içinde yararlı bir kaynak olabilir. link

Sosyal aramalar başlasın

Robert Scoble (en çok okunan tech bloglarından birinin yazarı) son dönemde gelişen sosyal ağlar ve social bookmarking sistemlerinin ileriki zamanlarda google gibi arama motorlarının yerine geçeceğini iddia eden bir yazı yayınladı. Ana mantık insanın içine girdiği noktalarda verilerin daha doğru ve değer hesabına göre analiz edildiği üzerine. Bu sistemler sayesinde sadece sitenin içeriği ve pagerank'ine bakılmamış oluyor. Kişiler daha önceki aramalarında buldukları sonuçları öneriyor ya da bu sonuçların yanlış olduğuna dair diğerlerini uyarıyor. Bu sayede bir konuda bilgi ararken sadece bir bilgisayar programına değil kişilerin önerilerine ve etiketlemelerine de güvenebiliyorsunuz. Bence bu konudaki en büyük sorun google gibi arama motorlarının işlediği ve üzerinden geçtiği veriye kıyasla sosyal ağlarda işlenen verinin çok düşük kalacak olması. Ayrıca arama motorlarının çalışma algoritmlerine göre şirketler sitelerini optimize edebiliyorlar ve bu tam olarak olmasa da biraz hile kokuyor. google için sitenizi optimize eden şirketler ve bu konuda yazılım bir sürü kitap olmasını garip karşılamamak lazım haliyle. Tabii ki facebook gibi milyonlarca insanın kullandığı ağlar sürekli olarak gelişmeye ve kullanıcı sayılarını arttırmaya devam ederlerse belki bir zaman sonra bu ağların içinde gezinen bilgiyi inceleyen ve bunun üzerine indeksleme yapan sistemleri kullanmaya başlayacağız ama hali hazırda arama motorlarının üzerinden geçtiği bilginin sınırsıza yakın olması kesinlikle bertaraf edilemeyecek bir avantaj gibi görünüyor. Aşağıda Scoble'ın bu konu hakkındaki videosu var ingilizce bilen arkadaşlar bakabilir. Ayrıca kesinlikle takip edilmesi gereken bir blog olduğunu düşünüyorum.
link

PSP telefon geliyor galiba



Daha önce de bu patent çizimlerini görmüştüm. Ama Amerikan patent ofisinde bekleyen binlerce patentin içinde hem büyük şirketlerin hem de kişilerin binlerce tasarımı var ve bunların birçoğu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek herhalde. Ama Gizmodo'daki arkadaşların yazdığına göre Sony Ericsson'un oyun bölümünün başındaki kişinin 'evet böyle bir çalışmamız var ve yakında sonuçlarını göreceksiniz' demesi bir anda konunun önemini değiştirdi. Tam bu haberin geldiği sırada Nokia'nın yeni N-Gage platformuyla uyumlu oyun oynamaya yönelik modellerini tanıtması bir anda önümüzdeki market kavgasının oyuna yönelik cep telefonları üzerine olacağını düşündürüyor. Telefonun patent tasarımından anladığımız farklı kullanımlar için ekranın döndürülebildiği ve bu şekilde bir telefondan PSP'ye dönüşebildiği. Bence bu kesinlikle çok iyi bir tasarım ve kullanım yolu değil. Cihazı aman telefon edicem veya aman iki el oyun oynayayım diye sağa sola çevirmek kesinlikle can sıkıcı bir durum ve böyle bir tasarımın pek hoş olacağını düşünmüyorum. Ama sonuç itibariyle bu bir patent ve kesinlikle daha gelişmiş ve başarılı bir hale getirilecektir. iPhone, google Phone derken PSPtelefonda piyasalara geldiğine göre bütün büyük firmaların gözünü diktiği pazarın mobil olduğu ve oyun oynamakla webde gezmek arasında dolandığına emin olabiliriz.

Yeni Nokia'lar geliyor





Nokia'nın son dönemde atağa kalkacağı başlıklar arasında oyun ve multimedya olduğunu bir süredir biliyorduk. N-Gage platformunu üçüncü kez canlandırmayı deneyen Nokiabu denemede eskilerden ders almış olacak ki N-Gage'i bir cihaz olarak değil uyumlu modellerle kullanılabilecek bir platform olarak tasarlamış. Daha sonra bu platform ve içinde bulunduğu Ovi portalı hakkında konuşurum herhalde.
Nokia'nın yeni tanıttığı 5 model var. Bunlar Xpressmusic serisinden 5310 ve 5610; süper cihazları olarak lanse edilen N95'in 8 GB'lık modeli ve iki farklı seçenekle piyasaya sürülecek olan N81. Xpressmusic modelleri daha öncekilerin biraz geliştirilmiş ve daha çok süslenmiş halleri. Her ikisininde Nokia Music Store'la tam uyumlu olması ve gelişmiş multimedya özelliklerine sahip olması zaten ilk aklıma gelen özelliklerden. Buna ek olarak 5610 3.2 MP kamerası ve 3G özellikleriyle kesinlikle rakiplerini sıkıştıracaktır. Nokia bu yeni seri telefonlarda iki farklı özelleşmiş tuş takımı kullanmış. Xpressmusic serisinde müzik için oyun destekli olan modellerdeyse oyun oynamak için farklı tuşlar var.
N81 ise Nokia'nın yeni gözdesi kanımca. Geniş ekranı ve oyun oynamak için tasarlanmış yapısıyla birçok symbian fanatiğinin gözlerini açmasına sebep olacağından eminim. Daha önceki modellerde istekleri oyunları tuşların rahatsızlığından dolayı tam zevkle oynayamayanlar bu modelle kesinlikle büyük bir zevk yaşayacaklar. Bunlara ek olarak bu model N 95 gibi multi medya bilgisayar olarak lanse ediliyor ve 3G desteği sayesinde web kullanıcılarını da tatmin etmeyi hedefliyor. Ama hala ben N 95 ve benzerlerinde klavye sorunun üstesinden gelemedim. N 95 kullandığım süre boyunca web de gezerken ekran beni ne kadar mutlu ettiyse klavyede o kadar canımı sıktı diyebilirim. Tabii ki Nokia'nın kocaman ve altında QWERTY klavye olan bir model çıkarmasını beklemiyorum (E90'nı saymazsak ki o seri benim en beğendiklerim arasında) ama klavye konusunda tahmin ve otomatik yazım gibi yazılım yönünden daha gelişmiş işler yapabilirler. Özellikle iPhone'nun üzerinde çalışılmış yazı tahmin sistemi benzeri bir arayüz kesinlikle Nokia'nın büyük kazanç sağlamasına sebep olabilir.

Nokia Müzik İçin Dükkanları Açıyor

iPhone ve diğer rakipleri derken Nokia son dönemde cihazlar konusunda rakiplerini zorlasa da hizmetlerin Nokia'yı seçmesi konusunda biraz sorun yaşıyordu. Özellikle Facebook ve benzeri yüzlerce sitenin artık iPhone uyumlu sistemlerinin olması insanın biraz canını sıkar herhalde. Nokia bunun üstesinden kendi servislerini başlatarak kalkmayı hesaplıyor. iTunes rakibi olarak başlatmaya hazırlandığı müzik satın alma sisteminin de arkasında böyle bir fikir olduğuna eminim. Nokia Music Store adıyla tanıtımını yaptıkları bu yeni sistemin en önemli özelliği hem PC hem de yeni çıkacak multimedya telefonları üzerinden çalışması. N 81 ve 8 GB'lık N 95 bu sistemin kullanılması için optimize edilmiş ve 3G bağlantısı sayesinde direk olarak telefonunuza satın aldığınız müzikleri indirebiliyorsunuz. İlk etapta Avrupa'nın güçlü pazarlarında kısa bir süre sonra geri kalan Avrupa ve Asya'da sistemin kullanılacağını söyleyen Nokia fiyatlarını bile açıkladı. Parça başına 1 Euro albüm başına 10 Euro ve PC üzerinden kullanmak içinde aylık 10 Euro ödenmesi gerekecek. Bu aylık ödeme olayı birçokları için sıkıcı olabilir keza diğer servislerin böyle bir talebi pek olmuyor. Aklımıza gelen ilk sorun diğer benzer servislerde olduğu gibi bu servisin de ülkemize gelip gelmeyeceği. Vergiler ve müzisyenlerin hakları derken bu servisten de faydalanamazsak can sıkıntımızın daha da artacağından eminim. link

29 Ağustos 2007 Çarşamba

web uygulamaları demişken...



Web uygulamaları konusunda çok taraflı biriyim. Yakın gelecekte herşeyin web üzerinden çalışacağına olan inancım çok fazla değil ama kullandığımız bir çok yazılımın yerini web üzerinden çalışan kopyaları alacak. Bunun iki nedeni var. Birincisi kullandığınız yazılımların çoğunda elinize gelen üretimi (işlenmiş bir fotoğraf, müzik dosyası, yazı vs.) eninde sonunda tekrar web üzerinde bir yere koyuyor olmanız. Bu yüzden bütün işi aynı yerde yapmanız düz mantık olarak çok daha akıllıca. İkinci seçenekse web bağlantı hızının çok yükselmesi durumunda sizin evinizdeki zayıf bilgisayar yerine örneğin google'ın sisteminin içindeki canavar bir makinenin istediğiniz işlemleri yapması hem daha kolay hem de daha hızlı olacaktır. Google'ın size sistemlerini kullandırmaktan çekinmediğini varsayarsak bu çok yanlış bir fikir yürütme olmayacaktır.
Bu konu üzerine konuşmaya başka başlıklarda devam edeceğiz. Esas konumuz böyle bir web uygulama örneği. FotoFlexer adlı bu uygulamayla fotoğraflarınızın üzerinde istediğiniz düzeltmeleri yapabilir ve daha sonra bunları Facebook, MySpace, Flickr ve benzeri fotoğraf paylaşımı yaptığınız sitelere direk gönderebilirsiniz. arayüzünün benim hoşuma gittiğini söylemeliyim. Kesinlikle bir incelemeye değer ve sürekli fotoğraflarla çalışanlar için büyük bir kolaylık olma şansını olduğunu söylemeliyim. link

Google telefonu tekrar gündemde



Google'ın çok ucuz ve kaliteli bir cep telefonu yapacağı ve içinde özel reklam seçenekleri geliştirip kullanıcılara sunacağı son dönemde en çok konuşulan konulardan biri. Her ne kadar google yöneticileri böyle bir amaçları olmadığını donanım piyasasına girmeyi düşünmediklerini söyleyedursunlar bende dahil onların sözünü dinleyen pek kimse yok. Özellikle üzerinde pek durulmayan son satın almalarından birinin mobil yazılım geliştiren Android firması olması içimdeki şüpheleri daha da çoğaltıyor.Buna ek olarak yakın zamanda İspanya ve Portekiz bölgesinde çalışan bir google yöneticisinin; evet araştırma birimlerimizde böyle bir çalışma var demesi ve hemen ardından bunun yalanlanması da Google'ın birşeylerin peşinde olduğunun en büyük göstergesi herhalde.
Google'ın şu ana kadar kabul ettiği tek şey mobil cihazlar için özel yazılımlar geliştirmekte oldukları. Mashable blogundaki arkadaşların üzerinde durduğu gibi bu symbian ve benzeri mobil işletim sistemlerine rakip linux tabanlı bir işletim sistemi olabilir. Android firması çalışanlarının hemen işe başladıkları ve google'ın kullandığı linuxtabanına benzeri bir tabanla böyle bir yazılım geliştirdikleri bloglarda dönen dedikodulardan biri. Bunu geliştirdikten sonra HTC veya benzeri sipariş üzerine mobil cihazlar üreten bir firmayla anlaşıp karşımıza melez bir cihazla gelebilirler. Burada beni en çok sevindiren iPhone'la birlikte gPhone'nun (adının böyle olması mümkün herhalde) web üzerinden çalışan uygulamalar bazlı olabilecek olması ve bu sayede bu pazarın biraz semrilmesi ve elimize çok daha iyi çalışan ve işlevsel uygulamalar geçmesi. Her ne kadar Symbian için sonsuz yazılım yükleme ve kullanma şansımız olsa da yüksek kotalı bir veri paketi ve başarılı web uygulamalarıyla birlikte daha rahat ve verimli mobil cihazlara sahip olmamız içten bile değil.

Core Player Symbian'a bugün geliyor



Duyurdukları tarih konusunda bir yanlışlık yoksa Core Player'ın Mobile sürümü Symbianlar için bugün çıkıyor. Her ne kadar cep telefonları için piyasalarda farklı farklı video oynatıcılar bulunsa da symbian için kullanabileceğiniz en başarılı yazılımlardan birinin bu olacağından şüphe yok. DivX Mobile'ın yeni rakibi olarak ufak ekranlarda video izlemeyi sevenler için kesinlikle mükemmel bir fırsat olacağından eminim. Yazılım H.264 (AVC)*, MKV, MPEG-1, MPEG-2**, MPEG-4 (ASP), DivX, XviD, WMV+, MP3, AAC, MKA, WMA, WAV, OGG, Speex, WAVPACK, FLAC, MPC, AMR, ADPCM, ALaw, MuLaw ve Midi formatlarını destekliyor ki bunların hepsini birden tek program üzerinden çalıştırmak çok büyük rahatlık olacaktır. Daha önce N95 üzerinde DivX Mobile denemiştim ve verimli bir kullanımı olduğunu söyleyebilirim. Sonuç itibariyle sadece DivX izlemek istiyorsanız DivX Mobile çok daha doğru bir tercih olabilir ama elimdeki cihazı tam bir multimedya makinesi haline getirmek istiyorum diyorsanız Core Player'ı incelemelisiniz.

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Nokia'nın sosyal ağı MOSH artık herkese açık


Nokia'nın MOSH adıyla duyurduğu ve beta tester olarak biraz inceleme şansı bulduğum yeni sosyal ağı artık herkese açık. Nokia'nın hem normal bilgisayarlardan hem de cep telefonlarından kullanılması için tasarladığı bu site fotoğraf, video ve müzik paylaşmaktan öteye uygulamalarınızı ve oyunlarınızı da paylaşabileceğiniz ve yeni tanıdıklar edinmek için iyi bir yer olabilir. Oyun ve uygulama paylaşma kısmını daha derin incedikten sonra yorumlarımı yazacağım. Sitenin yapısı klasik nokia çizgisini devam ettiriyor ve göze güzel görünen sade bir tasarıma sahip. bu tarz sitelerin popüler hale gelip gelemeyecekleri bilmek için medyum olmak gerekiyor ama hali hazırda 12000 kadar üyesi olduğunu düşünürsek herkese bir girip bakın derim. link

Yeni Palm yakından göründü


Palm'ın çıkarmaya hazırlandığı Centro modeli için sonunda bulanık olmayan görsellere kavuştuk. Öncelikle bu cihazın genç kitleleri hedeflediği ve Amerika'da servis sağlayıcılar aracılığıyla 99 Dolar yanlış okumadınız ülkemizde komik telefonların bize satıldığı fiyata satılacakmış. cihazın QWERTY klavyesine ek olarak dokunmatik ekranı olacağı kesinleşen bilgilerden. İlk çıkan fotoğraflarda (altta) beyaz bir kasası olan cihazın yeni renklerinin daha hoş olduğunu söylemeliyim. Sonuç itibariyle piyasaya çıkış tarihi bilinmiyor ve Türkiye'de satılıp satılmayacağı daha büyük bir muamma.


Youtube telefon tek eksiğimizdi herhalde!




LG garip sayılabilecek telefonlar listesine yeni bir eklenti yapmaya hazırlanıyor. Resmi olarak Youtube telefonu olması planlanan bu telefonun 5 MP bir kameraya sahip olması ve saniyede yüzyirmi karelik filmler çekmesini planlıyorlar. Buda demek oluyor ki bu telefon elinize alabileceğiniz en iyi kameralarda biri oluyor neden derseniz çünkü aynı zamanda bir telefon. Bu telefon sayeside hareket halindeyken çektiğiniz görüntüleri direk olarak dahili yazılımıyla Youtube'a yüklenebilecek. Tabii ki Türkiye'dekiler için böyle bir şans pek yok. komik miktarlardaki datalara inanılmaz paralar ödediğimiz ve data paketlerimiz daha yeni yeni gelişmeye başladığı için bu tarz bir cihaz için çok dilenmemiz gerekebilir.

Sonunda iPhone serbest!




iphonesimfree.com adresinde çalışan hackerlar sonunda iPhone'u birkaç dakika içinde SIM kilidinden kurtaran bir yazılım geliştirmeyi başarmışlar. Her ne kadar ortalıkta bir çok SIM kilidi kırılmış iPhone dolaşıyor olsa da bu tarz basit bir yazılım işlerin AT&T için çığrından çıkmasına sebep olabilir. Fake Steve Jobs'un (kim olduğunu bilsek de hala blogunun ismi bu) dediği gibi bu sadece AT&T için bir sorun olacaktır. Apple bundan karlı bile çıkmayı başarabilir belki de. Ama cihazın Avrupaya gelmesine 2 ay kalmışken böyle bir durum ortaya çıkması avrupa anlaşmalarının suya düşmesine sebep olacak mı hepimiz izleyip göreceğiz. Ama sonuç itibariyle yakın zaman da cebinde yeterince parası olanlar Türkiye'de kullanmak amaçlı iPhone getirebilecekler. Sonuç; cihazlarınızı bizden çok uzun süre saklayamazsınız!

24 Ağustos 2007 Cuma

Webde insanlara yardım edin!

Sürekli gelişmekte olan sosyal içerikli sitelerin sayesinde web üzerinde işleyen ve az gelişmekte olan ülkelere yardım etmeye çalışan birçok yeni organizasyon var. Her ne kadar bunlar çok ufak paralardan ve yardımlardan oluşsa da yardımların belirli kurumların çatısı altında ve hükümetlerin kontrolünde kalmasına karşı birazda olsa tam demokratik ve genişlemeye müsait bir karşı çıkış olabilir. Tabii ki bunların gelişmesi ve gerçekten işlemeleri için webden çıkıp gerçek hayata dokundukları noktalarda kendilerini daha iyi kanıtlamaları ve klasik oryantalist 3. dünya mantığından çıkıp kendi rahatlarının diğerlerinin rahatsızlığının kaynağı olduğunu görmeleri gerekir. Aşağıda bu tarz işler yapan belli başlı web siteleri var:

apps.facebook.com/causes => Facebook üzerinde bir konu veya problem üzerine çözüm üretmek amaçlı tartışmalar içeren sayfalar yaratmaya yarayan bir uygulama.

change.org => ziyaretçilerin belirli sorunlara çözüm arayan sanal vakıflara katılmalarını sağlayan bir web sitesi.

dosomething.org => kar amacı gütmeyen ve gençleri sosyal sorunlara daha duyarlı bir hale gelmeleri sağlamaya çalışan bir web sitesi.

firstgiving.org => kar amacı gütmeyen organizasyonlara destek toplamak amaçlı bir site.

givemeaning.org => sosyal içerikli projeleri için para toplamaya çalışan insanların listelendiği ve ziyaretçilerin istedikleri projeye katılım yapabildikleri bir site.

impact.myspace.com => MySpace'in yeni "impact" adlı bölümü. Sosyal içerikli eylemler için tanıtımlar yapılan ve ödüller dağıtılan bir kanal.

kiva.org => Popüler bir mikro kredi sistemi. Gelişmekte olan ülkelerde ihtiyacı olanlara geri dönüşümsüz mikro krediler veren bir sistem.

sixdegrees.org => yardım paketleri hazırlayıp amaçların listelendiği ve bu sayede gerekli yardımların katılımcılardan toplanılmaya çalışıldığı bir sitesi.

Bilgi Yönetimi Konferansı

Sürekli olarak bilginin işlenmesinden ve bu işlenmiş bilginin kullanılması üzerine uygulamalardan bahsediyoruz. Özellikle Google, Yahoo ve buna benzer patlama yapan web şirketlerinin hepsinin yaptığı işin ellerine geçen veriyi doğru şekilde analiz edip kullanmaları olduğunu düşününce şu anki iş dünyasında en önemli başlıklardan biri bu herhalde. Social Media Today adlı benim sürekli takip ettiğim bir blogda düşen bir habere göre 6-7 Eylül tarihlerinde Barcelona'da 8. Avrupa Bilgi Yönetimi Konferansı gerçekleşecekmiş. Hali hazırda katılım şartlarını ve neler gerekli olduğunu bilmiyorum ama eminim kişilerin kendi ceplerinden ödeyebilecekleri bir para değildir bu; bu konferansa katılanlar çok verimli bilgi alışverişlerinde bulunacak ve son dönemin en önemli başlıklarından birinde çok geçerli ve yeni bilgilere erişebilecekler. Kesinlikle elinde imkanı olanlara şiddetle tavsiye edilir. Kayıt için link.

Me.dium ile paylaşın!



Stumble Upon ve benzeri rastgele içerik üreten sosyal imleme uygulamalarına yakın zamanda yeni biri daha eklendi. Stumble Upon benzeri bir web gezgini eklentisi olan Me.dium, rakiplerinden biraz farklı çalışıyor. sisteme kayıt olduktan sonra yapmanız gereken uygulamanın dikey kutusunu açmanız. Kimlik bilgilerinizi girdikten sonra bulunduğunuz web sitesinde bulunan ve internette gezinen diğer kişileri nickleriyle görüyorsunuz. Sonra bu kişilerin üstüne tıklayıp kim olduklarını bilmeden peşlerine düşüp gittikleri siteleri gezebilir, izledikleri videolara ortak olabilir ve farklı bir sosyalleşme yaşabilirsiniz. Merak etmeyin kimse sizi bu sistem sayesinde sanal banka şubenize ya da e-posta kutunuza kadar izleyemeyecek. Özellikle son dönemde yüksek miktarda fon desteği aldığı düşünülüse Me.dium'u yapan arkadaşların bunu daha başarılı bir uygulama haline getirecekleri kesin.

23 Ağustos 2007 Perşembe

Facebook bağımlısı olsak neler olurdu

internet bağımlılığı konusunda sürekli birşeyler okumaktan ve insanların bu konuya ne kadar alakasız olduklarını görmekten canım sıkılmışken Somewhat Frank(Frank Gruber) blogunda Facebook bağımlılığı gerçek olsa nasıl olurdu şeklinde eğlenceli bir videoya rastladım. Kesinlikle gerçekten Facebook bağımlısı olsak nasıl saçma bir ortam olacağını iyi anlatıyor. İzlemekte fayda var kanımca.

Nokia ve Windows Live kaynaştı


Nokia'nın sürekli olarak cihazları için yenilikler peşinde olması hoşuma gidiyor. Bir tarafta dergi de bahsettiği Mosh gibi uygulamalar var. Buna ek olarak gene Nokia'nın desteğiyle geliştirilen Widsets adlı mobil uygulama arayüzü kullandıktan sonra çok beğendiğim mobil uygulamalar arasında. Nokia sadece kendi geliştirdiği ya da desteklediği uygulamalarla sınırlı kalmıyor ve popüler olan bütün web uygulamaları ve yazılımlarının kendi cihazlarına uygulanmasını sağlıyor. N800 cihazında Skype olması ya da çektiğiniz fotoğrafları Flickr'a yükleyebilmeniz gibi birçok örnek verebilirim. Son hareketleriyse Türkiye'de dahil olmak üzere dünyanın en çok ziyaret edilen siteleri arasında olan Windows Live'in Nokia cihazlarına uyarlanması oldu. Bu uygulama sayesinde Live kimliğiniz altındaki bütün özellikleri kullanabilir, mail alabilir, MSN kullanabilir ve diğer uygulamalardan faydalanabilirsiniz. Kendim hotmail kullanmayalı ve Windows Live' kimliğimi açmayalı o kadar uzun süre oldu ki (bunun nedeni iş yerimde MSN web adreslerinin yasaklı olmasının etkisi olsa da) herhalde kendi telefonuma bu yazılımı yüklemeyeceğim ama bunun için bekleyen geniş bir kitle olduğundan çok eminim. link

22 Ağustos 2007 Çarşamba

beta tester olmanın yolları

Amerika'da yapım aşamasını geçmiş ve özel beta test durumunda bulunan yüzlerce web hizmeti var. Bunların arasında sadece o bölgeyi ilgilendiren hizmetler olsa da listenin uzunluğundan dolayı her zaman kendime uygun birşeylere rastlıyorum. Sürekli takip ettiğim Mashable blogu invites.mashable.com adresinde üye olanlara birbirlerine ellerindeki davetiyeleri verme hakkın tanıyor. Bu sayede hem yenilikleri anında takip edebilirsiniz hem de hiç aklınıza gelmeyecek fikirleri hayata geçirmiş sitelerden haberdar olabilirsiniz. link

webde arama yaparken zevk alın!

Web üzerinde çalışırken herkesin kesinlikle kullandığı araçların başında arama motorları geliyor. Microsoft bu durumu inceleyip daha kullanışlı ve göze hoş görünen bir arama motorunu yakın zamanda kullanıma sundu. Microsoft'un geliştirdiği Silverlight teknolojisini kullanan bu arama motorunun adı Tafiti. İki farklı arayüze sahip olan bu arama motorunda birden çok aramayı aynı ekranda yapabilir, aramalar arası pencere değiştirmeden geçebilir ve daha da önemlisi arama sonuçlarından istediklerinizi kaydedebilirsiniz. Bu sayede arama işlemi daha derin ve rahat bir hale gelebilir. İkinci ekran seçeneğiyle daha ziyade çok beğendiğim Liveplasma adlı web uygulamasına benziyor. Aradığınız kelimenin sonuclarını bir ağacın yapraklarıymış gibi gösteriyor ve gerçekten göze hoş göründüğünü söylemeliyiz. Ama sonuç itibariyle bütün sitelerin içerikleri böyle farklı ve göz alıcı olmadığı sürece arama yaptıktan sonra tıklayacağınız ilk linkin klasik beyaz tabanlı çirkin bir sayfaya gidecek olması büyük bir moral bozukluğu bence.

Farklı arama motorları kullanmak isteyenlere 5 tavsiye:

www.kartoo.com
www.quintura.com
www.like.com
www.pagebull.com


gerçek dünyada sanal turlar hazır!

Unype adıyla piyasaya sürülen yeni bir melez(mashup) yazılım var. Google Earth ve Skype karışımı olan bu yazılım sayesinde Google Earth üzerinde seçtiğiniz avatarla Skype ağı üzerinde sosyalleşebiliyoruz. Daha kullanmaya vakit bulamamış olsam da bu tarz dünyaların yakın zamanda artacağından ve gerçek coğrafi mekanlarda daha gelişmiş sosyal ağlar kurulacağına eminim. Özellikle google earth gelişmeye devam ettikçe ve API'ler kullanılır oldukça bu tarz sistemlerin ne kadar gelişebileceğini düşünün? Bu program facebook üzerinden de çalışıyor. Sayfanıza bir google haritası ekliyor ve facebook arkadaşlarınızla google earth üzerinde yanyana durup sohbet edebiliyorsunuz. Bu sistemler gelişmeye devam ederse yakın zamanda savaş oyunlarını gerçek dünya arkaplanı üzerinde oynamaya başlayacağız herhalde.

21 Ağustos 2007 Salı

herkesin medyası


Web içinde yer alan medyanın ne tür bir yöne doğru gittiğini anlamak için incelenmesi gereken bir proje var. Wired dergisi tarafından gerçekleştirilen Assignment Zero adlı proje 'crowdsourcing' yöntemini kullanarak herkesin dahil olduğu bir medya yayımı olma uğraşısında. Siteye üye olduktan sonra yapmanız gereken kendinize en uygun iş tanımını seçip çalışmaya başlamak. işler arasında yapılacak röportajlara soru hazırlamaktan yazı düzenlemeye; kaynak aramaktan incelemelere kadar farklı başlıklar var. Ben sürekli işim olduğu için en kolayını seçtim ve yakında yapılacak olan Jimmy Wales röportajına soru yazmak oldu. Jimmy Wales wikipedia sitesinin alt tabanını hazırlayan wiki sisteminin kurucusu olan ve halen wikipedia'nın ait olduğu vakfın başındaki kişi. ona sormak istediğiniz sorular varsa acele edip Assignment Zero'ya üye olursanız bir şansınız var.

denize düştük

Hafta sonu bir gezi sırasında N95 test ederken GPS konusunda sorunlarının ne kadar derin olduğunu anladım. Deniz kenarındaki bir cafede otururken GPS işlemini başlattım ve geçen sürenin sonunda bizi sahilin metrelerce açığında gösterdi. Hali hazırda Türkiye haritasında ve uydu iletişimde sorun olduğunu kabul etsek de herhalde bizi denizin ortasında göstermesinin de önüne geçilmesi lazım.

internet cafe müdavimlerine

cyber-cafe jenerasyonu olarak anılan ve özellikle japonya'da binlerce insanın dahil olduğu zamanının çoğunu internet cafelerde geçiren kullanıcıların en büyük dertlerinden birine yeni bir çözüm geliyor. Kendinize ait olmayan cihazları kullandığınızdan dolayı; kendi dosyalarınızı, fotoğraflarınızı ve diğer bilgilerinizi ya yanınızda fiziksel bir hafızada taşımanız ya da WebOS adıyla anılan web uygulamalarından birini kullanmanız gerekiyor. Jooce.com fransız merkezli bir şirketin ürünü ve sie kendinize ait internet olan her makineden kullanabildiğiniz bir işletim sistemi öneriyor. Bu sayede bütün belgeleriniz, filmleriniz ve oyun bilgileriniz bu sistemde kayıtlı olabilir ve yanınızda gezdirmek için sadece kullanıcı bilgileriniz yeterli olabilir. Bu sistemlerin birçokları tarafından geleceğin sistemi olarak abartıldığını düşünsem de kanımca gelecek de bu sistemler şu an kullanılanlardan çok daha ileri ve başarılı bir hal alacak.

iTunes yanınızda gezmeye hazırlanıyor

Online müzik sürekli bizi rahatsız eden bir problem gibi. Tam kendimize uygun bir web uygulaması bulmuşken (Pandora) bir anda Amerikan kanunlarını hışmına uğradık. Web radyolarından talep etmeye başladıkları yüksek ücretler birçoklarının kapanmasına ya da sadece Amerika için çalışır hale geçmesine sebep oldu. Bu sorunun üstesinden gelebilecek yeni bir web uygulaması beta olarak yayında. Anywhere.FM adlı bu site bütün iTunes kitaplığınızı siteye yüklemenize ve bu sayede gittiğiniz her bilgisayar olan yerde kullanmanıza olanak sağlıyor. Hali hazırda bir yükleme sınırı olmadığı için bütün sabit diskinizi yükleyebilirsiniz. Bu da demek oluyor ki işte, evde ve arkadaşlarınızlayken müziğiniz yanınızda olacak. Kesinlikle son dönemin en incelemeye değer müzik uygulamalarından biri olacak.

Pornonunda 2.0'ı olacak


Silicon Valley'de çalışan ve milyon dolarlık işlerin peşinde olan gençlerin hiçbiri bu güne kadar pornografik web'e yaklaşmamıştı. Bunun sonuncunda onların yarattığı kalitede siteler 'fotoğraf hastası' kitleye pek ulaşamamıştı. Sonuçta olan oldu ve böyle bir sitenin (www.zivity.com) haberleri gelmeye başladı. Sitenin Screenshot'ından anlayacağınız üzere tasarımı çok tanıdık. sitenin çalışma prensipinin bedava ama yarı açık fotolar ve paralı ama porno sayılabilecek fotolarla sağlanıyor. içerik satın alan kullanıcılardan alınan paranın bir kısmı fotoğrafçı ve mankene aktarılacak. Bu da daha çok hit alanların daha çok para kazanması demek.
Sitenin hali hazırda 1 milyon dolarlık A sınıfı krediyi garantilemiş olması projenin iyi bir sonuç verme ihtimalini ortaya koyuyor. Öyle ya da böyle porno işinde haz alanların var olduğunu kabul edersek bunun da yeni ve kaliteli bir hizmet olduğunu söylemeliyiz.

Beta biterken

Uzun bir bekleyişten sonra deneme sürecinin sonuna geldim. Sonunda gerçekten bir bloga hiçbir yönden ihtiyacım olmadığını anladım ve bu yüzden yazmaya başlayabilirim. Genellikle nette gördüğüm ilginç haberlerin kişisel bir yorumu olacak.

26 Temmuz 2007 Perşembe

Web 2.0 ve logolar


Benim blog sayfamda görülen ve basit bir internet uygulaması olan bir logo generator aracılığıyla yapılmış gibi görünen yüzlerce logo var etrafta. Öncelikle böyle bir logo kullanmamın iki sebebi var. Birincisi bu işi yapan site gerçekten çok eğlenceli olmuş ve tam bir Web 2.0 örneği. Hem sitenin tasarımı hem de basit bir Web uygulaması olmasıyla şu anki web alanının başarılı bir üyesi. İkinci sebep olarak bu logoların popüler olmasının arkasında gizli bir hayranlık ve aynı şeyi yapma isteğinden çok bu tarz logoların gerçekten göze güzel görünüyor olması var. Hem basit bir şekilde yapıldıkları için insanın içini rahatlatıyorlar hem de basit grafiklerin neden daha güzel göründüğünü hatırlatır gibiler. Sonuç itibariyle site sahibinin etrafta sadece Web 2.0 logoları var adıyla açtığı sitenin de tam bir Web 2.0 uygulaması olmasının ironisinin bu sitede logo yapıp kullanmaktan çok da farklı olmadığını düşünüyorum. İleriki zamanlarda Photoshop gibi uygulamaları Web üzerinden kullanacağımızı varsayarsak bu sitenin anlamı daha iyi anlaşılıyor bence.

iPhone ve Web 2.0


iPhone 'neden önemli' sorusu hariç her türlü yorumu okuduktan sonra insanların teknoloji ve cihazlara karşı ne kadar garip bir ön yargıya sahip olduğunu anlıyoruz. iPhone için herkes çok daha iyi cihazlar var; bu bir medya bombası gibi konuşmalar yaparken Ben Metcalfe'nin blogunda yazdığı gibi son dönem Amerikan Web guruları da dört gözle iPhone bekledi. Eğer iPhone herkesin üstüne konuştuğu gibi sadece parlak ve güzel bir cihaz olsa ve özellikleri hiçbir yenilik taşımasa son dönemde milyon dolarlık web tasarımlarına imza atan insanların bu cihazı bekleyeceğini sanmıyoruz. Bu sorunun cevabı web uygulamalarında gizli. Steve Jobs'ın açıkladığı üzere iPhone için yazılacak uygulamalarda Safari'nin kullanılmasını istiyorlar. Tabii ki bu cihaz daha emekleme aşamasında ve bir sürü sorunu var ama bu sistemler sayesinde Symbian ya da Java gibi farklı platformlara rakip olarak Safari sistemi üzerinden kullanılan cihaz için kodlamalar ve uygulamalar geliştirilebiliyor. Bunun bizim gibi son kullanıcıya vereceği en büyük yenilik daha önce internet uygulamaları sayesinde ulaştığımız her farklı cihazda çalışan sanal yazılımlar olacak. Bu yüzden iPhone'u parlak ve çekici bir cihaz ya da çok pahalı bir alet olarak algılamak yerine Web 2.0 başlığı altında gerçekleşen Web uygulamalarının mobil dünyaya tam olarak düşmesini sağlayacak bir olay olduğunu anlamak gerekiyor. Bu sayede her türlü mobil cihaz aynı uygulamayı sorunsuzca çalıştırabilecek ve bilgisayarlarda gerçekleşmeye başlayan Web tabanlı uygulamaların mobil versiyonlarını kullanabilecek.
Bu sistem hakkında daha iyi bilgi almak için MockDock sitesini biraz inceleyebilirsiniz. iPhone için web üzerinden çalışan ama yüklü uygulamalar gibi davranan web uygulamalarını kullanılmasını sağlıyor.